Yıllardır takip ettiğim, dostluklarının yanı sıra programlarından da büyük keyif aldığım Beyazıt Öztürk ile Okan Bayülgen alınmasın ama şimdi bir 'dost' olarak acı söyleyeceğim:
Artık talk show programlarından eskisi kadar keyif almıyorum. Sohbetler yavanlaştı, albüm ve film tanıtım toplantısına döndü.
Görüyor ve hissediyorum ki; Okan ile Beyaz da artık yaptıkları işten eskisi kadar zevk almıyorlar. İş giderek 'mesaiye' dönüştü. Onların 'Program bitse de eve gitsek' hissiyatı, biz ekran önündekilere de geçince, üç-dört saat süren bu programları izlemek işkence haline geldi.

Bir de programın ritmini artırmak için onları 'çırpınırken' görmek, bana iyice ağır gelmeye başladı. Bu nedenle eskisi gibi programlarını 'canlı' izlemeyi bıraktım. Kaydedip daha sonra hızlı hızlı üzerinden geçiyorum.
Aslında onların da geçerli mazeretleri olabilir. Terör olayları, şehit haberleri ve kısır siyasi çekişmeler yüzünden memleketin zaten keyfi kaçmış durumda.
Böyle bir ortamda neşeli bir program, ağızdan bal damlayan sohbet zor tabii. Hele bir de bunu 'Aman böyle bir atmosferde ekranda şen şakrak görünmeyeyim' diye kendilerini geri çeken sanatçılar yüzünden baş gösteren 'konuk sıkıntısı' da eklenince keyifler iyice kaçmış olmalı.
Amaaa... Muhterem talk show sunucusu kardeşlerimin en azından konuklarına ve seyircilerine 'saygı' göstermeleri için bunların hiçbiri mazeret değil. En azından 'kendi işlerinden' haberdar olmalarını beklemek, hepimizin hakkı.
Beyazıt Öztürk, ünlü teknik direktör Yılmaz Vural'a "Abi şu anda herhangi bir takımı çalıştırıyor musunuz?" diye ciddi ciddi sorunca benim ağzım bir karış açık kaldı. Yahu bu en basit bilgi bile dağarcığında yoksa, adamı niye çağırdın ki!
Okan Bayülgen ise şovuna davet ettiği Dilek isimli şarkıcı/şair hanımefendinin kitabının içeriğini bilmiyor. Zayıf Bedenlere Yüktür Aşk isimli kitabın içinde roman değil de, şiir olduğunu o anda konuğundan öğreniyor.
Benden naçizane bir uyarı: Bu kadar ders çalışmadan girdiğiniz sınavlarda 'çakmanız' kaçınılmaz. Şimdilik 'seyircinin kanaat notuyla' idare ediyorsunuz. Ama sermayenize bu kadar güvenmeyin. Ahde vefa da bir yere kadar...