Türk şovmen, talk-show programı sunucusu, komedyen, aktör, radyo programcısı. Üniversite yıllarında heves ettiği radyo programı sunuculuğundan, modern kültürün yeni eğlence stillerinden biri haline gelen stand-up'çılığa ve oradan televizyon ekranlarına sıçrayan ilginç bir kariyere sahip olan Öztürk; ironik bir biçimde "r" harfini telaffuz edememesine rağmen program sunuculuğu yapmış ve beklenilenin aksine oldukça büyük ilgi görmüştür. Eğlence ve komedi unsurlarına ağırlıklı olarak yer verdiği talk-show'unu yıllardır sürdürmekte ve popüler kültürün bir parçası olmasına rağmen, değişmeyen çizgisiyle Türk halkından büyük beğeni toplamaktadır. Sahne ve televizyon hayatının başlangıcından beri "Beyaz" takma adını kullanmaktadır.
Babasının polis olması nedeniyle, ilk ve orta öğrenimini Anadolu'nun farklı illerinde tamamladı. O zamanlar iki aşamalı olarak yapılan üniversite giriş sınavının ilk aşamasını geçip ikincisini kazanamayınca, resim yeteneğini değerlendirebileceği düşüncesiyle güzel sanatlara yöneldi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Seramik-Heykel bölümünü kazandı. Aynı zamanda lisanlı basketbolcu olan Öztürk, üniversite eğitimini sürdürürken, bir yandan da radyo programcılığıyla ilgilenmeye başladı. Özel televizyon kanallarının ve radyoların sayısının hızla arttığı bir dönemde, ev arkadaşıyla birlikte Eskişehir radyolarında çalışmaya başladı. Ancak "r" harfini telaffuz edememesi nedeniyle, sunuculuk isteği reddedildi ve sadece program hazırlamakla yetindi. Yine de kuralları aşarak sesini dinleyicilere ulaştıran Öztürk, farklı ve esprili tarzıyla beğeni topladı. Sonrasında, ev arkadaşının kurduğu "Genç Radyo"da program sunmaya devam etti ve arkadaşlarıyla birlikte, siyasi içerikli bir mizah dergisi olan "Gına"yı çıkarmaya başladı. "Beyaz" takma adını ilk defa bu dergi için çizdiği karikatürlerin altında kullandı. Eskişehir'de geçirdiği bu dönemde, iki heykel, iki seramik, bir karikatür sergisi açan Öztürk, son olarak da bir karma seramik sergisine katıldı.
Ömer Karacan'ın kurduğu Radyo Klas'tan gelen teklif üzerine, amatör radyocunun yolu İstanbul'a düştü. Burada, "Gece Tavuğu" adlı bir programıyla profesyonel yayıncılığa başladı ve geniş bir dinleyici kitlesi oluşturdu. Yine Karacan tarafından, 1995'te kurulan Number One TV'ye geçen Öztürk'ün yıldızı burada parladı. Webcam aracılığıyla stüdyodan, "Beyaz" adıyla canlı yayın yapmaya başladı. Programında yüzünün görünmediği, karanlık bir silüetten izleyiciye seslendi ve büyük ilgi gördü. 90'lı yılların ortalarında, kariyerinde radyoculukla başlayan bu süreç, televizyon programları ve stand-up şovlarıyla devam etti.
Number One TV'de geçirdiği uzunca bir zamandan sonra, başka bir televizyon programı için Kanal 6'ya geçti. Ancak, Beyazıt Öztürk'ün adının ülke çapında bilinir hale gelmesinin nedeni olan asıl program, -günümüzde de halen yayınlanmakta olan- "Beyaz Show"dur. Bir "talk-show" niteliğinde olan programın ilk konukları, Hande Ataizi ve Yılmaz Erdoğan'dı. Beyaz Show, komedi ve eğlence unsurlarını da içermesiyle Türk halkı tarafından büyük beğeniyle karşılandı. İlk olarak Kanal D'de yayınlandıktan sonra Star TV'de ekranlara gelmeye başladı. Televizyon çalışmalarının yanı sıra 1999 yılında, "Gemilerde Talim Var" adlı bir de türkü albümü çıkardı. Öztürk, birçok televizyon kanalında farklı programlar da sundu. TRT'de 5+1 Şans Topu ve Kanal D'de "Aileler Yarışıyor" adlı yarışma programının sunuculuğunu yaptı. Bu arada ilk göz ağrısı olan radyoculuktan vazgeçmeyerek, Best FM ve Radyo D'de program yapmaya devam etti.
1997 yılında, yapımcılığını Atıf Yılmaz'ın üstlendiği, Haluk Bilginer ve Türkan Şoray'ın başrolünü paylaştığı "Nihavend Mucize" adlı filmde oynayarak, sinema sektöründe de yer almaya başladı. 2002'de Kanal D'de yayınlanan "Biz Size Aşık Olduk" adlı dizide Cem rolüyle ve 2004'te yine aynı kanalın "Karım ve Annem" dizisinde Levent rolüyle ekranlarda karşımıza çıktı. Birçok reklam ve müzik klibinde oynamasının yanında, Aktüel dergisinde, "Kardan Adam" adını verdiği bir köşe için makaleler yazmaya başladı.
2005 yılında, "O Şimdi Mahkum" adlı filmdeki rolünün ardından, yine aynı yıl, Haluk Bilginer'le birlikte "Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?" filminde, tam anlamıyla oyunculuk yeteneğini sergileme fırsatı buldu. Bu filmdeki performansıyla, Sadri Alışık adına düzenlenen sinema ödüllerinde, "En İyi Erkek Oyuncu" dalında ödüle layık görüldü.