Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Yeni ekran fenomeniyle tanışın

Bu sezon en merak ettiğim dizi projesiydi. Yayın bandı hazırlanır hazırlanmaz, yapımcısı Ali Gündoğdu ile atv yönetiminden özel ricada bulunup diziyi yayına girmeden izledim.
Adı, Kehribar... Neredeyse 'All Star' olarak nitelenebilecek bir oyuncu kadrosu var. Üç nesildir devam eden zincirleme Romeo-Juliette hikayesi, Sinan Tuzcu'nun yaratıcı kalemiyle birbirinin içine özenle sarılmış.
Böylece ortaya 'katmer' tadı çıkmış.
Sevdasını içine gömüp Almanya'ya yerleşen ama ömrünün son yıllarını geçirmek için 20 yıl sonra Türkiye'ye dönen 'Orhan Yarımcalı' karakteri, Gürkan Uygun'a lastik eldiven gibi uymuş.
Ayça Varlıer iyi bir eşlikçi. Ama 'Topal Musa' rolünde bir Necip Memili izleyeceksiniz ki, aman aman... 'Yeni ekran fenomeniyle tanışın' dediğim de o zaten... Adam saatlerce 'duvar' rolü bile yapsa, gözünüzü ondan alamazsınız.
Karaktere öyle bir ruh veriyor ki, sanırsınız 20 yıllık intikamın peşine düşen Musa değil de Necip Memili'nin ta kendisi...
Oyunculukların hepsi birbirinden güzel. Hiçbirine haksızlık, hadsizlik etmek istemem ama dizinin mayası tutarsa -ki öyle olacağına inanıyorum- bu büyük oranda Necip Memili'nin 'bir acayip' oyunculuk yeteneği sayesinde olacak. Bir de 'kocasını kurt gibi kemiren kadın'ı oynayan Sibel Taşçıoğlu'nu sevdim. Bir karakter ancak bu kadar sahici yazılır ve oynanır.
Benim izlediğim ilk bölüm neredeyse iki sinema filmi uzunluğundaydı. Yönetmen Yıldız Hülya Bilban belli ki çektiklerine bir türlü kıyamamış.
Özelikle ilk 15 dakikanın düşük temposu izleyiciyi zorlayacak gibi. Ama eğer sabır gösterip de konunun giderek ruhunuzu sarıp sarmalamasına izin verirseniz; karşınıza uzun süredir içine düştüğünüz 'dizi yorgunluğundan' sizi çekip çıkaracak son derece güzel bir yapım çıkacak.
Dizinin en büyük handikabı ise, cuma gecesi gibi seyirciye uzun süredir rezerv koymuş iki-üç iddialı dizinin karşısında, 'sezon ortası' yayına girecek olması.
Bu arada dizinin isminin neden Kehribar olduğunu merak ettim. Bu kez yapımcısına, senaristine sormak yerine tahmin yürütmeyi daha eğlenceli buldum. Zira jenerikte Gürkan Uygun'un elinde salladığı kehribar tespih, hayal gücümü gıdıklayıp duruyordu. Bilirsiniz, kehribarın özelliği, reçinenin kristalize olma aşamasında içindeki her şeyi 'aynen' muhafaza etmesidir. Bu bazen bir yumurta, bazen bir larva, bazen böceğin ta kendisidir. Ben Kehribar ismini, Orhan Yarımcalı'nın 20 yıldır içinde aynen muhafaza etmeyi başardığı 'sevda'ya yordum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA