Ya şimdi yapacağız, ya da asla! Köprüden önce son çıkıştayız. Ama o köprü yıkık.
Eğer sapamazsak, karşı yakaya değil, mahşer gününe çıkacağız.
Artık teröre karşı 'bir ve bütün olmak' için başka fırsatımız olmayabilir. Görün, gösterin, hissedin, hissettirin...
Herkesin, hepimizin yapacakları var. Sıralayayım:
Yarından tezi yok, Meclis'teki tüm partilerin liderleri kol kola meydanlara çıkacak, 'Bu ülke bizim, hepimizin' diyecek. Hep birlikte, tek yürek, tek dil olarak terörü ve onun maşalarını lanetleyecek. 'Ama, fakat, diğer yandan' demeyerek...
TBMM'de tüm parti temsilcilerinin 'samimiyet ve yürekle' katılacağı Terörle Mücadele Komisyonu kurulacak.
Herkes, 'gönüllü' olarak taşın altına elini sokacak.
Bundan böyle hiçbir siyasetçi; terörü oya tahvil eden söylemlerde bulunmayacak.
Kimse iktidar yoluna kan taşları döşemeye kalkmayacak, sırf muhalefet olsun diye hakaret etmeyecek, sövmeyecek, germeyecek.
Gözünü iktidar hırsı bürüyenler, ihtiraslı emellerine ulaşmak için kökü dışarıda hainlerle kol kola girmeyecek.
Bu ülkenin hiçbir milletvekili, bırakın terörist cenazesine katılmayı, o örgütlerin ismini bile ağzına almayacak.
Medya, tetikçilik yapmayacak.
İki kutuplu basın, halkın medyaya inancını azaltıyor.
Birbirlerine köşelerinden küfredenler, televizyon programlarında işi yumruklaşmaya kadar götüren medya mensupları, canlı yayınlarda hep birlikte bir masanın etrafında toplanıp 'ülke menfaatleri' paydasında birbirlerini tanımaya, anlamaya, saygı göstermeye gayret edecek. Onların 'medeni tartışma üslubu', topluma kıyı feneri olacak, yol gösterecek.
Sanatçılar, sosyal medyada terörü kınayan mesajlar yayınlıyor. Evet ama yetmez.
Yazmak, çizmek bizim işimiz.
Siz 'eylem' yapmalısınız. Bu ülkenin en ünlü şarkıcıları, müzisyenleri, oyuncuları; 'hep birlikte' meydanlara, stadyumlara inecek. Halka sahneden seslenecek, onlarla tokalaşacak, dertlerini dinleyecek.
Benim Diyarbakırlı, Mardinli, Şırnaklı, Vanlı kardeşim, kendisine el uzatanı asla geri çevirmedi.
Göreceksiniz ki hepinizi bağırlarına basacaklar; kimsenin merakı, kaygısı olmasın.
Biliyorum ki onlar, barışa hepimizden daha gönüllü...
Güneydoğu'nun tüm barışsever aşiretleri ve köklü aileleri; köylerin, kasabaların meydanlarında uzun barış masaları etrafında aynı tencereye kaşık sallayıp saflarını sıklaştıracak. Böylece aralarına 'şeytanın' girmesine engel olacaklar. Barış, önce o masalarda tomurcuklanacak.
Bu ülkenin futbolseverleri bir arada maç izlemeyi unutacak kadar birbirine düşman edildi. Tribünde bile yan yana gelemiyorsak; kederde, tasada, hastalıkta, sağlıkta nasıl bir arada olacağız? Hafta sonu yapılacak Galatasaray-Fenerbahçe maçını taraftar bir arada, el ele, gönül gönüle izlemeli. Bu konuda Fenerbahçe Kulübü'nün girişimini sonuna kadar destekliyorum.
Artık bir yerlerden başlamamız lazım. Sapağı geçmek üzereyiz... En azından sinyal verelim...