Vahşi doğada hayatta kalma yöntemlerini anlatan Bear Grylls'in TLC'deki programının konuğu ABD Başkanı Barack Obama'ydı. Başkan, hiç üşenmemiş, koca bir gününü ayırmış, bizim hayatta kalma uzmanıyla birlikte kendini Alaska'nın vahşi doğasına bırakmıştı. Programı izleyince, en yeteneksiz ve kişiliksiz başkanı bile 'Kahraman' haline getiren Amerikan PR'cılarına bir kez daha şapka çıkarttım. Obama'nın programdaki konumlandırılması, başlı başına bir halkla ilişkiler dehasıydı.
Bear Grylls'in başkana sunduğu öğle yemeği mönüsü, yarısı ayılar tarafından yenmiş ve paslı bir teneke üzerinde kızartılmış somon balığıydı. Başkan, kendisine uzatılan et parçasını afiyetle yedikten sonra "Lezzetliymiş" dedi. Bear onayladı: "Evet, unutma, üzerinde hâlâ ayı nefesi var."
Obama daha sonra Bear'ın matarasını elinden çekip aldı ve aynı mataradan kana kana su içti. Ardından Bear için bir dalın ucuna taktığı marşmelov'u kızarttı. Bear tadar tatmaz yüzünü ekşitti: "Müthiş bir başkansın ama aşçılık sıfır."
Bear, zor zamanlarda kendi idrarını içip susuzluğunu gidermesiyle ünlü. Başkan'a da aynı şeyi yaptırmayı düşünmüş. CIA yetkilisinin "Direkt hapse girmek mi istiyorsun?" uyarısıyla vazgeçmiş. Konu açıldığında Obama ılımlı davrandı ve "Eğer çok zorda kalırsam, idrarımı içebilirim tabii ki" dedi.
Sohbet, tam bir propaganda faaliyeti gibiydi. Obama, "Çökmüş bir ekonomiyi düze çıkardık ama iklim değişikliği sorunu için hâlâ zamanımız kaldı mı, ondan emin değilim" diyerek, programın ruhuna en uygun mesajı verdi. Sonunda laf dönüp dolaşıp Obama'nın formda ve atletik görüntüsüne geldi. Başkan, saçındaki beyazları işaret ederek, muzır bir cümle kurdu: "Başkanlık beni yıprattı ama Michelle (eşi) hâlâ iyi olduğumu söylüyor!"
Programı izledikten sonra bizim liderlerimizin bir gün aynı rahatlık ve samimiyetle bir talk show programına çıkması umudumu hepten yitirdim...