Meslek hayatımda pek çok canlı yayında bulundum. Ama hiçbiri beni salı akşamı Beyaz TV'de sunmaya çalıştığım Medyatik kadar zorlamamıştı.
Bizler yayına başlarken haberler net değildi. Soma'daki kazada bir kişinin hayatını kaybettiği, pek çok insanın madende mahsur kalmış olabileceği belirtiliyordu. Yüreğim pır pır ederek programı açtım. Aslında türkü dolu, neşeli muhabbetlerle örülü bir program tasarlamıştık.
Ama yayıncılık refleksim, ayağımı frene atmama sebep oldu. Henüz facianın boyutları tam olarak ortaya çıkmamış olmasına rağmen akışımızı sadeleştirdik, ağırlaştırdık. Kulağım rejiden gelecek iyi haberleri bekliyor ama kelimeler boğazıma yumru gibi oturuyordu. Hissetmiştim. Sohbeti yürütmek ve insanları gereksiz bir paniğe sevk etmemek ile duyarlılık göstermek arasındaki o incecik sırat köprüsünde, bir o yana bir bu yana sendeledim. Neyse ki stüdyoda en az benim kadar hassas ve duygusal iki konuğum vardı. Sevgili Fatih ve Şebnem Kısaparmak sayesinde, o zorlu 1.5 saati tamamlamaya, sevgi ve umudu önde tutarak hüznü paylaşıp küçük küçük parçalara bölerek yok etmeye çabaladık.
Yasımız süresince Medyatik'i ekrana getirmeme kararı aldık. Allah, bu zor günlerde yayın yapmaya çalışan tüm meslektaşlarıma güç ve sabır versin...