Beyazıt Öztürk, bu hafta harika bir iş yaptı.
Gökyüzündeki o şahane yıldızları alıp gururla taşıyacağımız birer rozet gibi göğsümüze takıverdi.
Beyaz, hepimizin özel gösterilerde hayranlıkla izlediği Türk Yıldızları hava akrobasi timinin kahraman pilotlarını stüdyosunda ağırlarken, Türk askerinin üstün yeteneği ve kahramanlığı kadar, sevecenliği ve mütevazılığını da bir kez daha ortaya serdi.
Onlar bizim için ulaşılmazdı.
Gerçekten de gökyüzündeki yıldızlar gibiydiler. Ama stüdyoda o kadar neşeli, esprili ve cana yakındılar ki, hepimiz onlarla aynı feet'e yükselmiş gibi olduk. Pilotlarımızın hem disiplinli, hem neşeli, hem karizmatik, hem de mütevazı olabilmeleri bana göre gökyüzündeki manevra yetenekleri kadar değerliydi.
Sohbetin en esprili bölümü ise unutulacak gibi değildi. Beyaz, Onur Yüzbaşı'ya sordu: "Böyle iki uçak karşı karşıya uçuyorsunuz, tam çarpacağınız anda, birbirinize teğet geçiyorsunuz.
Geçip gittikten sonra şöyle bir 'Oh' diyor musunuz?'"
Onur Yüzbaşı yanıtladı: "Altı ay öncesine kadar demiyordum.
Altı ay önce yine hep beraber periyodik sağlık kontrollerimizden birine girdik. (Yanındaki silah arkadaşını işaret ederek) Karşıdan gelen uçağı kullanan Kemal Yüzbaşı'mın orada 0.25 astigmat olduğunu öğrendim. O günden sonra her geçişte 'Oh' çekiyorum."
Espri kabiliyeti, üstün zekaya işaret eder. Çelik kanat kuşanmış muhteşem beyinler, kadife yürekler...
Allah hepinizi koruyup bizlere bağışlasın...