Haber bültenlerindeki amatör kamera görüntülerini izlediniz mi bilmiyorum.
Beşiktaş İskelesi'nde yaşlı bir adam suya düşmüş. Önce kanca ile kemerinden tutup su üstünde kalması sağlanmaya çalışılıyor.
Sonra kahraman bir vatandaş suya atlayıp başına can simidi geçirerek onu son anda boğulmaktan kurtarıyor.
Peki o sırada iskelede adeta 'tribün oluşturup' olan biteni seyreden gençler ne yapıyor?
Hep birlikte 'espri' yapıyorlar. "Amca dikkat et boğulacaksın...", "Kaç amca kaç, bak köpekbalığı geliyor", "Ya bırakın adamı, belki yüzmek istemiyordur.
Herkesin özgürlüğü var..."
En dramatik olaya bile espri ile yaklaşmak...
Dram eğer kendine değmiyorsa, sonuna kadar mavra yapmak...
Peki günümüz gençliği bu kötü alışkanlığı nereden kazandı?
Yanıtı basit: Sanal âlemden...
Nedir genç için artık önemli olan? Yazdığı tweet'in like'lanması, retweet rekoru kırması, TT haline gelmesi, follower'larının artması...
Bunların ne anlama geldiğini bilmiyor musunuz? O halde şanslısınız demektir. Aman bulaşmayın!
Tabii ki sosyal medya kullanmanın külliyen kötü bir alışkanlık olduğunu savunacak kadar şuurumu yitirmedim çok şükür. Sosyal medyanın ortak akıl oluşturduğu, farkındalık yarattığı, insanları düşünmeye sevk ettiği de oluyor tabii... Ama hayatı sadece uzaktan seyredip dalga geçilecek ve hariçten gazel atılacak bir 'şey' haline getirdiğini de görmezden gelmeyelim lütfen...
İnsanlar, önlerinde can çekişen adam için bile esprili(!) tweet atma gayreti içine girmişse eğer, topyekun boğuluyoruz demektir...