ACUN, O Ses Türkiye jürisine Ebru Gündeş'i alarak iyi mi etti, kötü mü; bir türlü karar veremiyorum. Gündeş harika bir ses, müthiş bir yorumcu. Ayrıca hem söyleyecek sözü var, hem de ekranda pek güzel duruyor. Ama jüri dengesini fena halde bozduğu da bir gerçek. Katıldığı tüm artırmalarda ihaleyi alıyor. Diğerlerine neredeyse hiç şans tanımıyor.
Yani ortada ciddi bir 'sıklet farkı' oluştu.
En kalburüstü yarışmacılar, Ebru'nun takımında. Bu durum; şampiyonu belli edip heyecanı törpüleyeceğe benziyor. (Bu arada şampiyon adayımı şimdiden açıklıyorum: Ebru'nun takımına giren engelli yarışmacı Çiğdem Bezci'yi kimse tutamaz) Ebru'nun yarışmadaki ağırlığı, diğer jüri üyelerinin samimi iltifatlarıyla her hafta biraz daha tescilleniyor.

SEMPATİ GÜZELİ
Geçen hafta Çiğdem Bezci ile duygusal anlar yaşayan O Ses Türkiye izleyicileri bu hafta da Malkaralı Soner'in şapka çıkartılacak evlatlığı karşısında gözyaşı döktü. (Eminim Ebru Gündeş ve hayırsever eşi; 10 kardeşiyle beraber yaşayan, babası gırtlak kanseri olduğu için çalışamayan, "Nasıl geçiniyorsunuz?" sorusuna "Kim ne iş bulursa, kazandığını getiriyor eve. Yapıyoruz, yiyoruz işte" diyen bu gence çoktan sahip çıkmışlardır.
Tabii Acun'dan fırsat buldularsa) Ama beni en çok etkileyen, Hadise'nin gözyaşlarıydı. Öyle katıksız, öyle içtendi ki...
Diğer yandan Gökhan, sempati tacını Murat Boz'un elinden kapacak gibi. Herkes bu adama bayılıyor ama nedense kimse takımında olmak istemiyor. Sanırım Gökhan bu sezon sadece 'sempati güzeli' olmakla yetinecek.