Duyunca kulaklarıma inanamadım.
Tuncel Kurtiz'in gömülmeyi vasiyet ettiği Tahtakuşlar Köyü'nün ihtiyar heyeti, ünlü sanatçının köy mezarlığında toprağa verilmesini reddetmiş!
Şimdi soruyorum: Bu haberin medyaya yansımasından önce Tahtakuşlar köyünün adını kaçınız duymuştu?
Eğer Edremit-Güre'de yaşamıyorsanız ya da benim gibi Kuzey Ege sevdalılarından değilseniz, duymamanız pek doğal. İşte olayın 'inanılmaz' tarafı da bu. Bir köy; tanınma, gelişme fırsatını elinin tersiyle bir güzel itiverdi.
Neymiş efendim; 800 nüfuslu köyün mezarında yer yokmuş! Güldürmeyin adamı.
Orası bir Türkmen-Alevi köyü. 'Dışarıdan'(!) kimseyi topraklarına kabul etmek istememişler belli ki... Körfez'in Alevi dedeleri harekete geçip ihtiyar heyetini kararından vazgeçirmeye çalışmış ama bu kez de aile Tahtakuşlar'ı reddedip Çamlıbel Köyü'nü tercih etmiş. (Sonradan 'Vasiyet yanlış anlaşılmış; Tuncel Kurtiz, Tahtakuşlar değil, Tahtalıköy demiş' filan diye olayın üstü örtülmeye çalışıldı ama 'red eğilimi' görüldükten sonra ne fayda?)
TUNCEL KURTİZ'İN SON YOLCULUĞU!
ÖTEKİLEŞTİRMEK GÜNAHTIR
Halkları, dilleri, mezhepleri birleştirip huzur içinde yaşayan bir Türkiye oluşturmaya çalıştığımız şu günlerde; Tuncel Kurtiz gibi bir 'halk adamını', tabu yıkan bir 'sanat direnişçisini', hayatını bölgeyi tanıtıp korumaya adamış bir 'doğa aşığını' bile 'ötekileştirmek' nasıl bir aymazlıktır?
Ne zaman televizyona bir röportaj verse, belgeselcileri otelinde ağırlasa Kuzey Ege'nin, Edremit'in, Güre'nin, Kazdağları'nın 'nimetlerini' anlatıp duran bu gönüllü turizm elçisine bir avuç toprağı çok görmek nasıl bir vefasızlıktır? İnsanlar mezhep ve kültür ayrılıklarının gözlerine katarakt gibi inmesine nasıl izin verirler? Eğer bu vatanın iki metrelik toprağını öldükten sonra bile paylaşamayacaksak, neyi bölüşeceğiz? Bu vatanı bölmek için ille de ele silah alıp dağa çıkmak gerekmiyor demek ki..
Dirseğimizle ötelediğimiz, aynı dili, dini ve göğü paylaştığımız halde 'yabancı' sayıp ötekileştirdiğimiz her insan, günahımızdır. Ve 'ötekileştirenlerin' ne yazık ki öteki dünyada yeri bellidir!
NASIL 'VATAN' OLACAK?
Ben Yeşilyurt'u da, Adatepe'yi de, Narlı'yı da, Ahmetçe'yi de, Doyran'ı da, Avcılar'ı da, Çamlıbel'i de, Tahtakuşlar'ı da bilirim, severim ve diğerinden ayrı tutmam. İnsanlarının misafirperverliğinden, dost canlısı olmasından da zerre kadar kuşku duymam. Hele ki o köylerden bazıları, hoşgörüsüyle, aydınlığıyla tanınan Alevi yurttaşlarımızın meskeni iken...
Ama belli ki köylerdeki bazı ihtiyarların beyinleri, nüfus kağıdından fazla yaşlanmışya da mezhep ve yol farklılığını, ne yazık ki tüm insani erdemlerin önüne koyma alışkanlığından bir türlü kendilerini kurtarıp çağdaşlaşamamışlar. Peki ya cami ile cemevinin aynı avluyu paylaşmasına bile tahammül edemeyenlerle, koca bir sanat çınarını topraklarına dikemeyecek kadar bağnazlığa kapılanlarla bu ülke nasıl 'vatan' olacak?
Umarım sevgili Tuncel Kurtiz, o sırada başını, çıkacağı cennetin en üst katlarından birine çevirmiştir de bu olup biteni görmemiştir...