Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın, Türkiye Futbol Federasyonu'nun, Kulüpler Birliği'nin, koca koca kulüp başkanlarının, anlı şanlı medyamızın yapamadığını, polis yaptı.
Gezi Parkı olaylarında orantısız güç uygulayan polis; yıllardır bir araya gelmeyen, birbirlerinin maçlarına bile gidemeyen Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş taraftarını birleştirdi!
Eylemin ilk günlerinden bu yana Taksim'de 'formalarıyla' mücadele eden insanlar gördük. Daha sonra Beşiktaş'ın Çarşı grubu başta olmak üzere pek çok taraftar grubu 'omuz omuza' direnmeye başladı.
Fenerlisi, Cimbomlusu, Beşiktaşlısı, Trabzonsporlusu tek vücut olup eylemi 'rengarenk' hale getirdi. Her zaman aşırı fanatizmle, hatta holiganizmle suçlanıp toplumun düzenini bozmakla suçlanan futbol tutkunları, Miraç Kandili'nde Bezm-i Alem Camii'nin imamını ziyaret ettiler, polise kandil simidi ikram ettiler, hatta Çevik Kuvvet'i ikna edip karşılıklı 'Kırmızı-Beyaz, En Büyük Türkiye' çektirdiler.
Hele hafta sonu koca Türk bayrağını kenarlarından tutup birlikte taşıyan Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor taraftarının görüntüsü pek çoğumuza "Daha önce nerelerdeydiniz?" dedirtti.
Şimdi fairplay adına bu rüzgarla yelkenlerimizi doldurmak lazım. Madem taraftar bir araya gelip aynı amaç için birleşebileceğini kanıtladı, o zaman şimdi tam zamanıdır.
Neyin mi?
Özel bir Barış Turnuvası'nın. Dört büyük kulüp Olimpiyat Stadı'nda mücadele etsin. Maçlar 45 dakikalık tek devre olsun. Yenilen elensin. Futbolseverler maçı ellerinde birbirlerinin bayrakları, bir arada, tıpkı Taksim'de, Kuğulu Park'ta olduğu gibi 'omuz omuza' izlesin. Hem dört büyük takımı iki saat içinde izleme fırsatı bulsun, hem de "Futbolun; dostluk, kardeşlik ve barış aracı olabileceğini" gösterip milli utancımız olan 'deplasman yasağının' kaldırılması yolunda ilk adımı atsın.
Ve... Turnuvanın geliri, Gezi Parkı protestoları sırasında yaşamını yitiren Hataylı Abdullah Cömert ile şehit Başkomiser Mustafa Sarı'nın ailelerine bağışlansın.