Televizyondaki bazı yasakları anlamak için sanırım Marslı olmak gerekiyor. Çünkü hiçbiri bizim dünyamızın etik değerleri bir yana 'fizik kurallarıyla' bile örtüşmüyor.
Televizyonda Omurilik Felçlileri Derneği'nin akülü sandalyeye kavuşturduğu 25 kişinin o mutlu günü haberleştirilmiş. Geçtiğimiz günlerde yapılan o müthiş yardım gecesinin mimarlarından Fulya Terim, eşi Fatih Terim ve kocası Reza Zarrab ile birlikte bu yıl derneğe en büyük bağışı yapan Ebru Gündeş basın toplantısında. Arkadaki panoda derneğe o yıl bağış yapmış, destek vermiş firmaların logoları var. Ama tüm haber bültenlerinde bu logolar buzlu.
Neymiş efendim; reklam olurmuş...
Yahu bunun reklamı olmayacak da neyin olacak? Adam ticari bütçesinden önemli bir payı bu hayır işine ayırmış, CEO'su işini gücünü bırakıp akülü sandalye peşinde koşturmuş, yetmemiş, ticari hayattaki tüm çözüm ortaklarını ikna edip bu işe seferber etmiş. Ama adamın firmasının ismi buzlu!
Neden? Başkasına örnek olmasın diye mi? Aynı haber bülteninin devamında karısını öldüren polisin ismi yok. Sadece adının baş harfleri var. Bir başka hırsızlık olayında güvenlik kamerası kapüşonlu hırsızın yüzünü bir anlığına yakalamış.
Ama o da ne? Görüntü buzlu... Adam resmen marketi soyup soğana çevirmiş ama yüzü deşifre edilmek yerine, buzlanıyor.
Gelin de şimdi bu mantığı bana izah edin... RTÜK neyin reklam kurnazlığı, neyin hayır işi, neyin özlük haklarının korunması, neyin kamu yararı olduğunu ayırt etmek zorunda. Kurunun yanında yaşı da yakmak en 'çabuk' ısınma metodudur. Ama aynı zamanda en 'dumanlı' olanıdır. Unutulmasın...