GEÇEN pazar eşimle beraber yürüyüş için gittiğimiz Tarabya sahilinin soğuk rüzgara dayanamayıp soluğu Belgrad Ormanı'nın meşhur koşu parkurunda aldık.
Güneş tam karşımızdan geldiği için karşıdan köpeğiyle beraber koşarak gelen kadının kim olduğunu fark edemedik.
Kadın, dört metre kala "Aaa, şunlara bak; tanımadılar vallahi" deyip önümüzde dikilmesin mi? Elimizi, güneşin kamaştırdığı gözlerimize siper yaptığımızda gördük ki, karşımızdaki nikah şahidimiz Hülya Avşar...
Önce ayak üstü sohbet, sonra şahane köpeğini mıncıklama faslı. Ben, ukalalık edip "Beagle cinsi mi bu?" diye sorunca, Hülya bozuldu: "Ne Beagle'ı canım, King Charles..."
Bendeki de pot üstüne pot. Hem koca Hülya Avşar'ı tanıma, hem de köpeğinin cinsini bileme... En azından insan tahmin eder, 'kraliçeye' kral soylu bir köpeğin yaraşacağını... (Umarım bu son cümleyle gönlünü almayı başarmışımdır.) "Adı ne?" diye sorduk. "Çakıl...
Bizim Zehra'nın göbek adı.
Aynı ismi taşıyorlar" demesin mi?
Alın işte, haber Belgrad Ormanları'nda ayağımızın önüne düştü: "Daha iki hafta önce kürk tartışması yüzünden hayvanseverlerin tepkisini çeken Hülya Avşar, köpeğine kızının adını verdi!"
Magazin programları tepe tepe kullansınlar!