Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Yarı Hülya yarı Cahide belgeseli

Eminim şu anda sinema ve dizilerde rol alan pek çok kadın, Cahide Sonku gibi 'olmak' ister. Ama yine eminim ki hiçbiri Cahide Sonku gibi 'ölmek' istemez.
Bir dönem Yeşilçam'ın yaşayan efsanesi haline gelen Sonku'nun, çıktığından çok daha büyük bir hızla zirveden aşağı yuvarlanışı ve hayatını yoksulluk içinde bir bakımevinde noktalaması başlı başına bir film hikayesidir.
Sonku'nun dramatik yaşam öyküsü geçen çarşamba TRT Türk'teki Şehirler ve Yüzler adlı belgeselde bir kez daha işlendi. Ama belgeselin diğerlerinden farkı; anlatıcısının şu an ülkenin en popüler sanatçısı Hülya Avşar olmasıydı.
Belgeseli dikkatle takip etmeme sebep olan, Avşar'ın vücut diliydi.
Avşar'ın vücudu açık bir kaygıyı ele veriyordu; "Ya benim sonum da Cahide gibi olursa..."
Tabii ki bu ihtimal çok düşük. Her şeyden önce Hülya'nın, ona ömür boyu destek olacak bir ailesi var. Ayrıca Cahide Sonku gibi onun hayatla ilişkisini kesecek zaafları da yok... Ama bizim ülkemizde her şöhretli kadının yüreğinin derinliklerinde bir 'Cahide korkusu' yaşar. Hele şöhretin günübirlik yaşandığı, debdebenin ve sefaletin tık'ların ucunda şekillendiği şu cilalı imaj devrinde tehlike çok daha yakında durur.
İşte Hülya Avşar; Cahide Sonku'nun öyküsünü anlatırken, bu yüzden zaman zaman dalıp gitti, zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı. Kimi zaman Cahide'ye dublaj yapar gibi davranıp aslında kendi bilinmeyenlerini gün ışığına çıkardı. Hülya, Cahide'yi anlattığını sanırken aslında kendi hayalleriyle ve daha çok da kendi korkularıyla yüzleşti. Bence yapım bu haliyle yarı Cahide yarı Hülya belgeseli tadındaydı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA