ANADOLU Kartalları filmini merakla bekliyordum.
Filmi sinemada izlemek için de özel bir günü seçtim; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı...
Sinemaya giderken "Acaba yer bulabilir miyim?" endişesini yaşıyordum. Öyle ya, hava kapalıydı, film vizyona gireli henüz bir gün olmuştu ve milli hislerimizin iyice kabardığı günlere denk gelmişti.
G Mall Cinebonus'un koca salonunda cumartesi 14.30 matinesinde sadece iki kişiydik...
Peki, film kötü mü? Değil.
Ama benim beklentilerimi tam olarak karşıladığını söyleyemeyeceğim.
Bir kere, Top Gun'ın özetini değil, daha özgün bir senaryoyu bekliyordum.
Zira bu ülkenin havacıları; kadınıyla, erkeğiyle tüm dünyaya parmak ısırtan kahramanlar...
İnanmazsanız, bir gün Sabiha Gökçen Havaalanı'nın koridor duvarlarında Türkiye'nin ilk kadın pilotunun fotoğraf ve öyküsünü hayretten fal taşı gibi açılmış gözleriyle durup izleyen turistleri seyredin...
Ya Kıbrıs Harekatı? Turist dolu bir otelin üzerindeki uçaksavardan bizim Phantom'lara ateş açılıyor. Kahraman pilot dalıyor, bombayı öyle bir yere bırakıyor ki, oteli bıçak gibi ikiye ayırıyor. Turistlerin burnu kanamazken, uçaksavar mevzii harap oluyor.
Yine aynı harekatta imha edilen Rum zırhlı konvoyunu görmüştüm. Arada bir tane bomba çukuru yok. Tüm atışlar tam isabet!
Peki ya yıllardır 'vurulması imkansız' denilen, uçaksavarların ölüm saçtığı Kuzey Irak'taki terörist yuvalarını 'hayatları pahasına' hainlerin kafasına geçiren çelik kanatlı gözüpek adamlar kim? Tamam, filmin çekim teknikleri harika... Genç oyuncuların performansları da öyle... Ama bizim gerçek kahramanlar, filmdeki gibi 'sevgililerinin gözüne girmek için' uçmazlar. Hiçbiri 'uçurtma' değildir. İplerini, sevgililerinin ellerine tutuşturmaya ihtiyaç duymazlar.
Kadınları onlara yüz vermiyor diye gökte 'kopuk uçurtmaya' dönmezler. İşte bu nedenle havacılık tarihi destanlarla dolu bir ülkeye Top Gun özentisi bir film yakışır mı, orası biraz tartışılır.
Sahi, Yetenek Sizsiniz Türkiye'yi taklit yapan bir genç kazanmıştı, değil mi?..