O Ses Türkiye jürisi, hep birlikte kafalarını o kırmızı koltuklara ne kadar vursa yeridir... Yarışmanın ilk haftalarında acele edip neredeyse önlerine geleni takımlarına alan jüri üyeleri, son hafta sahneye çıkan muhteşem sesler karşısında 'takım kadroları şiştiği için' kem küm etmek zorunda kaldılar. Cansu, Bikem ve Buse şahaneydi.
Hele kimse takımına almadığı için haklı olarak gözyaşlarına boğulan Ezgi tek kelime ile mükemmeldi. (Ben prodüktör olsam, bizim jürinin beğenmediklerini bir albümde toplar, ortalığın tozunu attırırdım.) Sahneye dönmeyen jüri üyelerinin mazeretleri ise geçerlilikten uzaktı. "Çok güzel söyledin, hatasızdın ama yanlış şarkı seçmişsin" ya da "Nefis bir sesin var ama şarkı söyleme tekniğin yanlıştı" gibi gerekçeleri anlamakta zorluk çektim.
Yahu zaten sizin göreviniz cevherleri keşfedip mücevher haline getirmek değil mi? Madem sesi güzel, ona uygun repertuvar belirlemek ya da onun şarkı söyleme tekniğini geliştirmek size düşmez mi?
Bu arada Acun'un neden stüdyoda bulunduğunu da doğrusu çok merak ediyorum.
Zira arada bir yarışmacılara "Şimdi kimi tercih ettiğini gerekçesiyle söyle" demekten başka bir şey yapmıyor.
Sanırım sadece 'tanıtıcı reklamlar' için orada...