Efendim hayırlısı ile bu sezon da televizyondaki 'tecavüz yılının' açılışını hep birlikte idrak ettik! Hani her yıl Nasrettin Hoca'yı şenliklerde bir başka sanatçımız canlandırıyor ya, bu yıl'kavuğu' Beren Saat'ten alan sanatçımız Deniz Çakır oldu... Bence seneye 'tecavüz yılının açılışı' tüm yurtta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ve yabancı temsilciliklerde kutlanmalı. Göndere kadın külotu çekilmesini müteakip, Tecavüzcü Coşkun ağabeyimiz günün anlam ve önemini vurgulayan bir konuşma yapmalı...
İffet dizisinin ilk bölümü, merakla beklenen (!) tecavüz sahnesinin en heyecanlı yerinde (!) nihayete erdi.
Ve tüm 'Saldıray tayfası'nın hevesi de bir haftalığına kursaklarında kaldı. İşin ilginç tarafı; bir 'Yeşilçam klasiği' olan 'hatunun kafasının otomobil camına sıkıştırılması' sahnesinin teknoloji yardımıyla modernize edilmesiydi. Malum, 70'li yıllarda otomobil camları, çevrilen bir kolla açılıp kapanırdı. Şimdinin tecavüzcüleri bir düğmeye basıp işlerini halledebiliyorlar! Ancak düğmeye basan parmağın son derece hassas olması gerekiyor sanırım. Zira otomatik camlara kafasını sıkıştırıp ölen çok sayıda insan var. Yani, tecavüzcünün sapıklıkta derece atlayıp, 'ölü sevicilik' seviyesine yükselmesi (!) an meselesi!..
İffet'teki sahnede ise sanırım oyuncunun hayati riskini azaltmak adına cam yarıya kadar açık tutulmuştu.
Yani İffet kızımız, elini rahatça içeriye sokup kapının içindeki düğmeye basarak kurtulabilirdi ama yapmadı.
Bilmem bu da 'fahişeye tecavüze ceza indirimi' kapsamına girer mi? (!)
Gördüğünüz gibi koca yazı, parantez içinde ünlemlerle doldu. Bilindiği gibi o işaretlerin amacı, ironiye dikkat çekmek. Yani "Yazar bu cümleleri gerçek duygu ve düşünceleri olduğu için değil, sadece ironi yaratmak için kullanıyor" demek...
Bugüne kadar cinselliğin ve şiddetin televizyon dizilerinde fütursuzca kullanılmasına ciddi yazılar ile çok direndim ama pek bir sonuç aldığım söylenemez.
Bu sefer çareyi 'ironi'de arıyorum, affedin!