Dizilerdeki gerçek üstü, hayattan kopuk sahnelerden usanan izleyiciler, biraz 'kendilerinden' bir şeyler buldular mı, dört elle sarılıyorlar.
Okurumuz Füsun İnci de Tövbeler Tövbesi dizisinin keyfini çıkaranlardan:
"Sayın Yüksel Aytuğ, sıkı bir TV izleyicisi ve eleştiricisi olarak size yeni dizi Tövbeler Tövbesi hakkımdaki görüşlerimi aktarmak istiyorum:
Fonda arabesk müzikler, otobüsteki sıkışıklık, hasta ve çalışamayan küfürbaz bir baba, üniversiteye gitmesine ya da çalışmasına hoş bakılmayan kızlar, en büyük hayali kaynanasıyla oturmamak olan nişanlı kız, pazarcıyla kıyasıya pazarlık yapan ev hanımı...
Alt sınıfların hayat gailesi daha bildik, tanıdık hayatlar...
Garsonluk, kuaförlük, manikürcülük gibi meslekler... Haylaz, müzmin bir işsiz...
Her ne kadar yine zenginfakir ikilemi yaşansa da, zengin kız-fakir oğlanı bu çileli hayattan kurtaracaksa da, Ankara'nın adı 'altın' kendi fakir ilçesinde büyümüş biri olarak bana tanıdık ve sıcak geldi.
En azından dizinin merkezinde 'normal' insanlar daha fazla. 'Bu ne bee? Bu karakterler Türkiye'de değil de, uzayda mı yaşıyor?' dedirtmiyor. Jimnastik salonlarından çıkmayan, ama arabasız da 5 metre yürümeyen, yatağa çizmeyle giren, günde 5-6 kere elbise değiştiren, elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyip, canı sıkılıp âşık olanların bulunduğu bir dizi değil...
Tamam, yine zengin bir kız var ama onun da dramı psikolojik sorunları, temizlik takıntısı... Babasının yapabileceğini düşündüğü en büyük fedakarlık, parayla kızına aşkı satın almak. Dadı ise, genç kadının hayatında anneye göre, daha ağırlıklı yer alıyor.
Umarım bu dizi de uzayınca saçmalamaz."