Türkan dizisine yüklenen siyasi misyon, belli bir seyirci kesiminin bu diziye ihtiyatla yaklaşmasına, dahası 'tavır almasına' neden oldu. Oysa sektörel açıdan bakıldığında ekranın en düzeyli, en ciddi, en özenli dramalarından biri. Özellikle yüzleri ve isimleri eskimemiş oyuncu kadrosunun başarısı gerçekten de takdire değer. Ama gelin görün ki, yazının başında belirttiğim nedenden dolayı bu müthiş başarı, belli bir izleyici kesimi tarafından paylaşılabiliyor. Diziye ihtiyatla yaklaşan ya da reddedenler bu oyunculuk resitalini ne yazık ki ıskalıyorlar. Örneğin; dizide Türkan Saylan'ın gençliğini canlandıran Pınar Öğün... Oyunculuk eğitimini İngiltere'de sürdüren, ülkenin en önemli tiyatro okulu Lamda'nın mezuniyet oyununda başrolü üstlenen müthiş bir yetenek. Bence dizideki yakın plan sahneleri, bir oyuncunun gözlerini kullanarak, sadece yüz mimikleriyle repliklere nasıl ruh katacağını öğretmesi açısından, konservatuvarlarda ders olarak okutulacak türden. Şu anda 'duru oyunculuk' denildiği zaman aklıma önce Pınar'ın ismi geliyor. Nesrin Kazankaya da rafine oyunculuğuyla dramaya teatral bir derinlik kazandırıyor. Türkan Saylan, cüzzam hastalığıyla mücadelede büyük bir zafer kazanmıştı. Dizisi de, yıldız isimlerin peşine takılmak yerine, ekrana yeni yüzler kazandırarak, son zamanlarda televizyonun tüm hücrelerini saran popülarite virüsüne karşı adeta bir bağışıklık sistemi oluşturuyor. NOT: Dizi iki haftadır ekrana gelmiyordu. İzleyicileri yayından kaldırılıp kaldırılmadığını merak ediyordu. Yapımcı firma ve Kanal D yönetimi 'devam' dedi.