Vallahi herhangi bir istihbaratım yok. Ay Yapım'ı arayıp, "Gerçekten Ramiz Dayı'yı öldürecek misiniz?" diye sormadım. Sorsam, dayanamaz yazarım. Yazınca, kendim dahil bütün Ezel tutkunlarının bir haftalık keyfini kaçırırım. O nedenle Ramiz Dayı'nın akıbetini öğrenmedim. "Ezel" dizisini izlemeyenler, yazının burasına kadar "Neden söz ediyor bu adam?" diyebilir. O nedenle mini özet: Efendim, bu hafta "Sekiz" (Kıvanç Tatlıtuğ) bizim Ramiz Dayı'yı (Tuncel Kurtiz) tren istasyonunda bıçakladı. Ramiz Dayı, Ezel'in kucağında son nefesini verir gibiydi. Gözünde 40 yıl önce İstanbul'a gelişi canlandı. Hatta peronda genç Ramiz'i görür gibi oldu. Sahne tek kelime ile enfesti. Özellikle Tuncel Kurtiz'in oyunculuğu izleyenlere büyük keyif verdi. Ama herkesin de kafasına kocaman bir soru çengeli asıldı: Ramiz Dayı gerçekten de ölecek mi? Ben "ölmez" diyorum. Zira ölürse, hikayenin yarısı da ölür. Çünkü Ramiz Dayı karakteri, öykünün felsefi tarafını tamamlayan vazgeçilmez bir unsur. Bu figür ortadan kalkarsa, öyküdeki fiziki ve ruhsal çatışma da imha olur. Ve o boşluk da kolay kolay dolmaz. Ayrıca bugüne kadar "Ezel"de kimleri öldü zannettik de ters köşeye yattık, hatırlasanıza... Ali, Cengiz, Serdar... Hepsi de Azrail'den son anda kıvrak vücut çalımlarıyla kurtulmadı mı? Hele 6 ay sonrasını gösteren yeni dönemin tanıtımlarında Ramiz Dayı tekerlekli sandalye ile kumar masasının yanında değil miydi? Ama yine de içime bir kurt düşmüyor değil. Özellikle de son haftalarda "anlatıcı" konumunda Dayı'yı değil de, Kenan Birkan'ı dinlediğimi hatırlayınca... Yok, yok... Bu fikirleri hemen kafamdan kovalamalıyım... Yok eğer ölürse, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda dizinin fanatiklerinin düzenleyeceği cenaze töreninde atılacak sloganları şimdiden duyar gibiyim: "Ramiz Dayı ölmez, Ezel bölünmez..."