"Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisindeki tecavüz sahnesi çok konuşuldu. Cizreli okurumuz Ramazan Yalçın da konuya değişik bir yorum getirmiş: "Hani derler ya, 'Nerede çokluk, orada ...' diye... Bu kadar dizinin cirit attığı bir mecrada, bu tür şeylerin olması kaçınılmazdır. Çünkü sadece dizilere yüklenilmesinden dolayı inanılmaz bir rekabet var ve bu yüzden kendi dizisinin izlenmesini sağlamak için de, 'reyting için her yol mubah' çığlığı ve rezilliğiyle her türlü şey yapılıyor.
OH NE ÂLÂ REYTİNG!
Bildiğiniz gibi en son da Fatmagül'ün Suçu Ne? dizisinde böyle bir şey çıktı karşımıza. Tecavüz sahneleri hazırlanarak kolay yoldan reytinge ulaşma hamleleri yapıldı. Bu kadar basit mi bu işler Yüksel Bey? Ne güzel yayıncılık değil mi? İşin kolayına ve cinliğine kaçarak: Bir tecavüz sahnesi hazırla, kendi medya organlarında bu sahneyi öne çıkarıp reytinge tahvil etmek için işi speküle et, sonra gelsin tıklanma rekorları ve reytingler. Yaratıcılıkmış, kaliteymiş, zararmış, çocukların ve yetişkinlerin psikolojisiymiş, yozlaşmaymış kimin umurunda? Hani bir hikaye vardır: Adamın biri kitap yazmaya karar verir ve bu işin üstadı birine koşar ve kitabının çok satması için ne yapması gerektiğini sorar. Üstat ona 'Bak oğlum, Türkiye'de tutan üç şey vardır. Birincisi seks, ikincisi asalet, sonuncusu da gizem. Sen kitaba bunları içeren bir başlık koyarsan kitabın çok satar' cevabını verir. Adam kitabını bitirip tekrar üstada koşar. Üstat ona kitabının ismini sorunca adam söyler: Kontesi Kim Becerdi? Üstat, 'Aferin, çok güzel olmuş ama sana söylemeyi unuttuğum bir şey daha var: Türkiye'de en çok tutan şey aslında dindir. Bir de onu koyarsan, o zaman best-seller olursun' demiş. Adam yine çıkmış ve kitabı değiştirmeye başlamış, bir ay sonra tekrar geri gelmiş. Üstat kitabının yeni adını sormuş, adam bu sefer şu cevabı vermiş: Allah Allah! Kontesi Kim Becerdi? İşte Türkiye'deki TV yayıncılığı ve dizicilik anlayışı da bu maalesef. 'İzleme kardeşim o zaman, zorla mı izlettiriyorlar?' denebilir. Birincisi; zaten izlemiyorum ama gazetelerde ve internette o kadar çok karşımıza çıkıyor ki kayıtsız kalmamızın imkanı kalmıyor. İkincisi; bu tür şeyleri seyretmemek bu sorunları -maalesef ki- yok etmiyor, mutlaka seyredenler oluyor. Böyle böyle de toplum yozlaşıyor. Bizim insanımız yaratıcılıklarını hep bu tür konularda ortaya çıkarıyor, alavere dalavere işlerde ve kolaycılıkta.
EKRANA POLİS GEREKMEZ AMA...
İşin ilginç yanı, RTÜK 'Ben bunlara bir şey yapamam' mealinde bir şeyler söylemiş. Tamam, ceza sistemi de kesin çözüm değil. 'Her insanın polisi kendi vicdanıdır' mantığında otokontrol sistemi olmalıdır falan ama, peki aynı RTÜK değil mi ki, sigara sahnelerini mozaikleten (destekliyorum), Türkiye'nin en sevilen kişisi olan Kemal Sunal'ın, filmlerinde söylediği 'eşoooleşek', 'hıyar' hatta ve hatta 'ayı' kelimelerini bile sansürleten? RTÜK bu tecavüz sahnesi konusunda herhalde 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' diye düşünmüş olmalı. Ben de sıradan bir yurttaş olarak soruyorum: Fatmagül'ün suçu yoksa, o zaman.... Kemal Sunal'ın suçu ne?