Yıllardır bu köşede bas bas bağırıyorum. "Dizi sektörü freni boşalmış kamyon gibi duvara doğru hızla yol alıyor. Çarpışma kaçınılmaz" diye. Sonunda oldu. Sektör kendi kendini imha etme derecesine geldi. Facia, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) araştırması ile rakamlara döküldü. "Dizi Ekonomisi-Mayıs 2010" araştırmasına göre, tüm hareketliliğe karşın sektör 2008'e göre yüzde 30 oranında küçülerek 1 milyar TL'den 700 milyon TL'ye gerilemiş. Sektör, kriz nedeniyle her üç diziden birini kurban vermiş. Eylül 2008'de 11 ulusal kanalda yayınlanan yerli dizi sayısı 63 iken, Mayıs 2010 itibariyle bu sayı 7 ulusal kanala ve 42 yerli diziye inmiş. Geçen yıl yaşanan krizle birlikte kanallar, yapımcı şirketlere ödedikleri ücretlerde yüzde 30 ila 50 oranında değişen indirimler yapmışlar. İşlerini kaybetmek istemeyen yapımcıların büyük çoğunluğu bunu kabul etmiş. Yapımcılar da aynı şeyi oyuncular ve teknik ekipten talep edince sektördeki ücretler de ortalama yüzde 40 düşmüş. Krize karşı çareyi "dizi kulvarından çıkmakta" bulan kanallar da var. Yeni adı Bloomberg olan Kanal 1, Show TV, Kanal 7 gibi... Krizin bir başka yansıması da, pek çok kanalın yüksek prodüksiyonlu dramalar yerine daha ucuz maliyetli sit-com'lara yönelmiş olmaları. Zira bir dizinin bölüm maliyeti 300-400 bin lirayı bulurken, tek mekanda çekilen sit-com tarzı diziler bu paranın dörtte birine çıkıyor. Biz nedense hep duvara çarptıktan bir süre sonra hava yastıklarını açmaya uğraşırız. Banker'zede, kooperatif'zede, offshore'zede, döviz'zede olmamız sırf bu yüzdendir. Şimdi ekonomimizin kara defterine bir de "dizi'zedeler" geçti. Zira dizi piyasasındaki kriz, tam 90 bin kişiyi ve onların eline bakan ailelerini mağdur etmiş. Uyarılarımızı dikkate almayarak dizi rekabetini çılgınlık düzeyine çıkartıp, "dizimania" haline getirenler utansın!..