Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Telekulak merkezi

AŞK ve Ceza'dakilerin öyle "teknik takibe", elektronik araç gerece hiç ihtiyaçları yok. Gerçekleri öğrenmek için sırayla gidip, Yasemin'in annesinin Bodrum'daki evinin bahçe duvarına yaslanarak, içeriye kulak kabartmaları yetiyor. Önce Yasemin'in eski sevgilisi Mehmet parmaklıklara tüneyip, Yasemin'in bir oğlu olduğunu öğrendi. Sonra Şahnur Hanım'ın görevlendirdiği Eşref de aynı tekniği uygulayıp, gerçeği öğrendi. Yahu Ezel'in görme engelli annesi bile eve birinin yaklaştığını hemencecik hissediyor. Yasemin'in annesi ve iyiliksever komşusu ise tanımadıkları adamlar saatlerce bahçe duvarından içeriyi dinleyip, dikizlediği halde "Durun kardeşim, siz kimsiniz, buralarda niye dolaşıyorsunuz?" demiyorlar. Bu arada Bora, yerli dizilerin en kötü karakterleri arasında hızla yükseliyor. Adam sanki kadın ruhlarını parçalamak için şeytan tarafından görevlendirilip, dünyaya indirilmiş. Diziyi izleyen hangi kadınla konuşsam, "Bora" dediğimde saçlarının dikildiğini görüyorum. Diğer yandan dizinin arasına serpiştirilen Kıraç şarkıları eşliğindeki "mini klipler" pek tuttu. Flashback'ler ile desteklenen bu yöntem hem reytingi yükseltiyor, hem de diziyi 90 dakikaya tamamlamak için yönetmenine 5-10 dakikalık avantaj sağlıyor. Ve diziyle ilgili son değerlendirme: "Aşk ve Ceza"nın acayip bir büyüsü var. İnsan bir başladı mı, ayrılamıyor. Sezen Aksu'nun da müptela olmasından belli değil mi zaten?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA