Yıldırım Mayruk'un yamağı Barbaros Şansal'ı boynunda o renkli mezurası ile SKY TURK'teki "Matrax" programında konuk olarak görünce ekranın başına çakılı kaldım. Çünkü gayet iyi biliyordum ki bu sohbetten bizim köşeye bol malzeme düşecek. Nitekim, öyle oldu. Barbaros Şansal'ın tam bir "şov adamı" olduğunu düşünüyorum. Çünkü ekran, "sürprize açık insanları" sever. Seyirci de daima "şaşırtılmak" ister. Şansal eğer "zamanında frene basma" alışkanlığını edinip, yol kenarındaki RTÜK bariyerlerine bindirmemeyi başarırsa, ekranların aradığı "alternatif talk showcu" olabilir. Şimdilik tek handikapı, konuşurken (özellikle risk içeren canlı yayınlarda) kendi kendini coşturup, gaza getirerek sık sık "sınır ihlali" yapması. Çok değil, kendini azıcık törpülemeyi başarırsa, ekranda kısa zamanda önemli mesafe kat edebilir. Şansal'ın, her soruya esprili bir yanıtı, cebinde her konu için bir "vecizesi" vardı. Hem aktüaliteye hakim, hem bilgili, hem kültürlü hem de Türkçe'yi enfes kullanıyor. Üstelik hazırcevap ve nüktedan. "Sibel Can sahneye ilk çıktığında elma gibi göğüsleri vardı" diye söze başladı, dönemin yıldızlarının ipliğini pazara çıkardı. Ardından telefonla yayına bağlanan izleyiciye sıradışı bir tavsiyede bulundu: "Sana neyin yakışacağını bilmek mi istiyorsun? O zaman uğruna soyunmak için giyineceğin insanı hayal etmen yeter!.." "Çengelli İğne" ve "Top'lu İğne" programlarının ardından Barbaros Şansal şimdi de "Dikiş Makinesi" diye bir programa başlayacakmış. "Ben hiç diktirmedim, hazır giydim. Ama diktirmek için hep bana geldiler. Bu sefer de gelecekler" diyerek, programının "promosyonunu" yine "kendi tarzıyla" yapmayı da ihmal etmedi. Bakalım bugüne kadar ekranda bir türlü "dikiş tutturamayan" yamağın elinden çıkanlar yine "pot"luk yapacak mı?