Yıl 2010... Bizim magazin medyasında hâlâ en fazla ilgi gören konu, dizi ve filmlerdeki öpüşme sahneleri... Kastım, reyting ve gişe hasılatı gözetilerek yapımlara "iliştirilen" ve insanların cinsel açlığını paraya tahvil etme amacı güden "yapay" sahneler değil... Senaryonun doğal akışı içinde "doğal" bir tepki olarak ortaya çıkan masum sevişme ve öpüşme sahnelerinden söz ediyorum. Yabancı magazin dergileri önümde duruyor. Onlarca film ve dizi içinde oyuncuların birbirlerini öptükleri sahnelerin hiçbiri kapaklarında yok. Bırakın kapaklarını, haber başlığı olarak bile değer ifade etmiyorlar. Kimse oradaki oyunculara "O sahnede filanca ile öpüşürken neler hissettiniz?" ya da "Eşiniz bu sahneye ne dedi?" diye sormuyor. Bize gelince; filmlerden önce "yatak sahneleri" vizyona giriyor! En çok tuhafıma giden de oyuncuların bu tür sahneler için eşlerinden ya da ailelerinden "izin alıyor" olmaları... Yahu, yaptıkları sadece oyunculuk... Onca set görevlisinin önünde "mış" gibi yapıyorlar, hepsi bu... Bir oyuncu, mesleğini icra ederken, eşinden, ailesinden niye izin alsın ki? Diş doktoru, kerpetenle hastasının azı dişine asılmadan önce karısını arayıp, müsaade istiyor mu? Ceyda Düvenci, "Ejder Kapanı" filmindeki sahne için eşinden izin almış. "Sınav" filminin yönetmeni Ömer Faruk Sorak, oyuncu Rüya Önal'a "Filmde İsmail Hacıoğlu ile manastırda bir öpüşme sahnen var. Önce ailene danışıp, bana öyle cevap vermeni istiyorum" demiş. Kız da gidip, anne ve babasından izin almış. Başka bir deyişle, velisinden "izin kağıdı" alıp, sete öyle gelmiş... Ne için? Öpüşme sahnesinin "canlandırılması" için... Peki bir erkek oyuncu, filmde ya da dizide adam öldürdüğü sahne için karısından, çocuğundan, annesinden, babasından izin alıyor mu? Oysa sevgiyi, aşkı, sadakati ifade eden "öpüşmenin" yanında "öldürmek" dünyanın en rezil, en alçakça eylemi değil mi? Peki ya bir karakter oyuncusu, eroin satıcısı rolüne bürünmeden önce akrabalarına danışıyor mu? Anlamıyorum. Hiç anlamıyorum...