Doğum, dünyanın en güzel, en anlamlı, en mucizevi olayı... Dizi senaristleri de öykülerinin içine mutlaka bir "doğum" ya da "hamilelik süreci" katmadan edemiyor. Zira, evrende bir canlının dünyaya gelmesinden daha heyecan verici bir şey yok. Bu da hemen her dizi için önemli bir reyting oltası... Ancak bizim dizilerdeki hamileliklerin neredeyse tamamı gayrı meşru. Bebekler nedense hep "kazara" ana rahmine düşüyor. Bizim dizilerdeki bebeklerin büyük bölümü "babalarından ayrı" doğmak zorunda kalıyor. Ekrandaki gayrı meşru çocukları saymaya nefes yetmez. "Ömre Bedel"de Ömür hamile ama çocuk, kocasından değil. "Ezel"deki Eyşan'ın çocuğu da kocasından dünyaya gelmemiş. "Melekler Korusun"un Esin'i yine evlilik dışı bir ilişkiden çocuk sahibi oldu. "Aşk Bir Hayal" de doğum yapan Asmin'in babası da remi nikahlı eşi değil. "Unutulmaz"da Eda, "Yaprak Dökümü"nde Leyla hamile ama çocuklar gayrı meşru... "Aşk ve Ceza"da Yasemin, bir gecelik aşk macerasından doğan bebeğini doğurmaya karar verdi. Liste böylece uzayıp, gidiyor. Pek çok dizide ise ailelerin soy ağacı Arap saçı gibi; kimin, kimin çocuğu çıkacağı önceden kestirilemiyor. Eski Türk filmlerinde olduğu gibi her an biri, diğerine "Size baba diyebilir miyim?" diye sorabilir... Özetle; ekranda GDO yani "Genetiği Değiştirilmiş Oğullar" cirit atıyor. Umarım bu furya, Türk aile yapısının genetik kodlarının mutasyona uğramasına yol açmaz...