Bu hafta Show'daki "Yemekteyiz" yarışmasını izleyenler, Nedim Bey'in psikolojik işkence teknikleri altında inim inim inleyen zavallı yarışmacılara pek acımışlardır. Yarışmanın ikinci günü restoran sahibi "gurme" Nedim Bey, diğer dört yarışmacıyı evinde misafir etti. Tabii bu "misafir etti" sözü, lafın gelişi. Bence onlara fena halde "eziyet" etti. Konuklar kapıdan içeri adım atar atmaz, Nedim Bey tarafından cehaletle, yol yordam bilmemekle suçlanmaya ve aşağılanmaya başladılar. Havuçlu çorbayı fazla tatlı bulan konuklarına "Siz zaten Ezo Gelin'den başkasını bilmezsiniz" diye yüklenen Nedim Bey'in tavırları çekilmez hale geldikçe, diğer yarışmacılar da gerildi ve aynı yöntemle karşılık vermeye başladılar. Öyle ki yarışmacılardan Tuğba Hanım bir ara "Bana bir kova getirir misiniz, yiyecekleriniz yüzünden kusacağım" bile dedi... Ve ilk kez yarışmacılar, yemeğin sonundaki tatlıyı reddederek, topluca ve "kaçarcasına" evi terk etmek zorunda kaldılar. Nedim Bey ise tüm yarışmacılardan 2'şer puan alarak, son sıraya yerleşti. Yemek masasında yaşanan nezaket dışı, aşağılayıcı, düzeysiz konuşmaları burada tek tek yazıp, sütunlarımı kirletmek ve bu bölümü seyretmeme "şansını" yakalayanların da canını sıkmak niyetinde değilim. Ama benim çarşamba günü izlediğim o bölüm, şimdiden bir ibret vesikası olarak Türk Televizyon Tarihi arşivindeki mümtaz (!) yerini aldı. Eğer bu programı bir turist izleseydi, onu Türk milletinin en önemli özelliklerinden birinin "konukseverlik" olduğuna nasıl inandırabilirdik? Reyting uğruna en önemli hasletlerimizin, en övünülesi erdemlerimizin ayaklar altına alındığını görmek iyice ağzımın tadını kaçırıyor...