Oray Eğin'in
Star'da sunmaya başladığı
"Ya Şimdi Ya Hiç" programını teknik ve içerik açısından kritik etmiş, bunun hem
Oray'a hem de program ekibine katkı sağlayacağına inanmıştım. Sağ olsun,
Oray da bu eleştirilerimi büyük bir olgunluk ve saygı ile değerlendirdi. Ancak, meslektaşımın, köşesinde yazdığı cevap yazısında
"konuk profiliyle ilgili" savunmasını hem kaygı hem de üzüntüyle okudum.
"Ne yapayım? Ciddi konuklar reyting getirmiyor. Millet Ahu Tuğba'yı istiyor" mealinden bir savunmaydı bu. Sonunda da çaresizce soruyordu.
"Peki ne yapmalıyım Yüksel?" diye... Eğer televizyonda kaliteli bir şeyler sunulacaksa, insanlar eğlenmenin yanı sıra
"düşünmeye" de teşvik edilecekse, televizyonun her şeyden önce bir
"kitle iletişim aracı" olduğu anlatılacaksa, bunu herkesten önce
"aydınlar" yapacaktır.
"Ne yapalım, bizim halkımız bunu istiyor" deyip, reytingin en ucuzuna yönelmek, en başta
Oray'ın bugüne kadar köşesinde savunduğu değerlere, ilkelere ihanetidir.
"Tabu yıkmakla" ünlenen,
"farklı" olduğunu savunan genç bir köşe yazarının, daha üçüncü programında
"statükoya" boyun eğip,
Reyting Hazretleri'nin emri altına girmesi gerçekten üzücü. Zira ucuz geyik, magazin tuzakları, azıcık cinsellik dürtüsü, bol entrika ve kayıkçı kavgalarını kullanarak bir programı
"izlettirmenin" sokaktan geçen herhangi biri tarafından da yapılacağına inanıyorum. Asıl, bu yollara başvurmadan bir programı izletebiliyorsanız o zaman
"televizyoncu" sayılırsınız.
Oray'ın son programını sonuna kadar izlemek için büyük bir enerji harcamam gerekti. Zira olan bitenden hiçbir şey anlamadım.
Yıldo,
Banu Zorlu ve
VJ Bülent konuktu.
"Geyik" çevrilecekti. Daha sonra bu üçlüye
Ferhat Güzel eklendi. O anda
Banu Zorlu kalktı ve koşarak stüdyoyu terk etti. Geri kalan iki buçuk saat boyunca
Banu Zorlu'nun neden stüdyoyu terk ettiği tartışıldı.
"Terk etme" görüntüsü 28 defa tekrar edilerek,
"pozisyonun değerlendirilmesi" yapıldı. Ardından
Ahmet Kaya şarkıları okuyan
Ekin gruba dahil oldu. Ama
Ferhat Güzel,
"Bazıları Ahmet Kaya'yı kullanıyor" deyince,
Ekin de alelacele stüdyoyu terk etmek zorunda kaldı.
Ferhat,
Oray'ın küpesine taktı. Bir ara çıkarıp, eline aldı. Üstü kapalı olarak cinsel tercihler sorgulandı, savunmalar yapıldı. (Ferhat, Oray'ın küpesini çıkartmaya uğraşırken, Bülent "Dikkat et, acıtacaksın" diyor. Ferhat, "Olsun, acıması onun hoşuna gider" diye yanıt veriyor. Oray soruyor: "Acıtmanın hoşuma gideceğini nereden biliyorsun?" Offf, off!..) Bu arada şakacı
Çetin Çiftçioğlu kulaklığıyla stüdyoda dolanıp, duruyordu. Daha sonra onu bir başka oturma grubunda konuklarla sohbet ederken gördüm. Program izlemiyor da adeta en saçmasından bir kâbus görüyordum...
"Peki ne yapmalıyım Yüksel?" sorusunun yanıtına gelince: Bunu yapma da, ne yaparsan yap
Oray... Ayrıca kimse televizyon programı yapmak mecburiyetinde de değil. Hele ki "
Tuhaflık, saçmalık, absürdlük olsun da ne olursa olsun" anlayışının televizyon ekranlarına egemen olduğu şu talihsiz günlerde...