Dün sevgili Ayşe (Özyılmazel) maskeli halimi köşesine taşımış. Evet, iki gündür işyerinde ve katıldığım toplantılarda steril maske takıyorum. Maskeli Beşler'e özendiğim için değil tabii, virüslere karşı korunmak için. Ayrıca bütün gün maskeyle dolaşmak hiç de eğlenceli değil. Zaman zaman bunalıp, çıkardığım da oluyor. Beni kim görse, duraklıyor, yüzünü ekşitiyor ve "Hayrola hasta mısın?" diye soruyor. Ben de bu soruya hayret ediyorum. Yahu hasta olsam aranızda işim ne? Ya hastanede tedavi olurum ya evde istirahat ederim. Ben bir yerden diğerine mikrop taşıyıp, hem kendimi hem sizi hasta etmemeye çalışıyorum. Amacım; tedirginlik yaratmak, insanları paniğe sevk etmek, ya da "Bakın ben ne kadar duyarlı ve temiz bir insanım. Siz öyle değilsiniz" demek değil tabii ki. Kendimce önlem almaya çalışıyorum. Günde en az 10 kez ellerimi yıkıyorum. İşyerinde dokunduğum tüm araç gereci dezenfekte maddeleriyle temizliyorum. Domuz gribini önlemede herkesin bu şekilde "bireysel" savaş vermesinin etkili olacağına inanıyorum. Peki maske, hastalıktan tamamen korur mu? Yüzde 20 koruma sağlasa bile "önemli", öyle değil mi? Bir de... Her çarşamba stüdyoda şov dünyasının en ünlü isimlerini biraraya getiriyorum. Tabii ki her insanın hayatı önemlidir ama toplum tarafından bu kadar sevgi ve saygı gören, önemli misyonlar üstlenen insanların sağlığından bir yerde ben de sorumluyum. Ayrıca yaptıkları işler gereği pek çoğunun milyon dolarlık sözleşmelerde imzaları, ciddi maddi yükümlülükleri var. Yani o stüdyoya benim tarafımdan taşınacak bir virüsün sorumluluğunun altından vicdanen kalkmam mümkün değil. Kimilerine "aşırı" gelebilecek duyarlılığımın bir nedeni de bu...