Olayı bir de yerinde görüp, incelemek üzere cuma akşamı
"Popstar Alaturka"ya evsahipliği yapan
Mustafa Kemal Kültür Merkezi'ndeydim. Yani
"Olay Yeri İnceleme Ekibi" gibi görev yaptım. Hemen söylemeliyim ki,
"Popstar Alaturka"yı yerinde izlemek çok daha büyük bir keyif. Çünkü salona hakim olan tüm heyecanı algılayabiliyor, rejinin tercihlerine muhtaç olmadan kendi resminizi kendiniz seçiyorsunuz. O salondakilerin heyecanını, coşkusunu görünce, bir
Türk Sanat Müziği dinleyicisi olarak bu programa en başından beri verdiğim desteğin boşuna olmadığını görüp, sevindim. Jürinin işi çok zor. Çünkü sahne ve müzik tesisatı konser için değil,
"televizyon yayını" için düzenlenmiş. Bu nedenle antene çıkan ses ile stüdyodaki ses arasında dağlar kadar fark var. Naçizane tavsiyem, jürinin performansları daha net duyabilmesi için kulaklık kullanması. O zaman seyirci tercihleri ile jüri tercihleri arasındaki fark da kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Armağan Çağlayan'ın
"10 haftadır bir arpa boyu bile ilerlemediniz. Sizin neyinize oy vereyim?" şeklindeki değerlendirmesini çok haklı buldum. Ama ilk haftalarda önlerine gelen her genç sanatçı adayına
"10 üzeri 10, yıldızlı pekiyi, fevkalâdenin fevkinde" diye not verip, onları
"uçuran" jüri heyetinin bunda hiç mi günahı yok? Bu köşenin sadık okurları, sezonun ilk
"Popstar Alaturka"sından sonra burada yazılanları anımsayacaklardır.
"Şimdiden yıldızlı 10'ları verirseniz, ileriki haftalarda ne yapacaksınız?" diye sormuştum. Ne yazık ki haklı çıktım. Bu arada
Özlem'in elenmesinde
Bülent Ersoy'un
"silikon kontrolü" ve
"yol gösterme" muhabbetlerinin etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu yaklaşım, kızcağızın dengesini ve konsantrasyonunu bozduğu gibi, yarışmanın bu en yetenekli ismine antipati olarak geri döndü. Ve
Gülben Ergen... Gece, onun şarkılarına ayrılmıştı. Sahnede onu pek çok kez izlediğim için bu kez konserini ekran başında seyretmek üzere eve koştum. Zira bir sanatçının konser verirken televizyonda nasıl görünmesi, nasıl hareket etmesi gerektiğine dair
"ders vereceğini" tahmin etmiştim. Öyle de oldu.
"Popstar Alaturka"nın genç yarışmacılarının bu kaydı defalarca izlemesinde fayda var. Tali ışığı nasıl çaktırmadan takip edilir, sahne nasıl kullanılır, mimiklerle şarkı sözü nasıl beslenir, seyirci gösteriye nasıl ortak edilir, nasıl giyinilir, kuşanılır,
Gülben hepsini tek tek gösterdi. Bir de, kendimi tüm
Gülben şarkılarına eşlik ederken yakaladım. Demek ki benim gibi ortalama bir müzik dinleyicisini yüreğinden yakalamayı başarmış. Yani hiç
"boşa" kürek çekmemiş. Helâl olsun vallahi!..
NOT: Gülben söylerken,
FOX ekranının altından geçen
"Ergen Ring Ateşi" tanıtımları, olayı tamamladı. Zira
Ergen, sanatın ringi olan sahnede vurduğunu devirecek kadar güçlenmişti.