O dehşet gecesinin üzerinden tam 10 yıl geçmiş... Sabaha karşı sanki boğazlanıyormuş gibi ses çıkaran martıların çığlıklarına uyanmıştım. Bir dakika geçmeden o uğutu başladı. Yatak odasında gözümü diktiğim kolon ile kirişin birleştiği köşe normalde 90 derecelik bir açıda olması gerekirken, her sallantıda önce 50 sonra 130 derece oluyordu. Yeşilköy'de oturuyorduk. Camlarımız kırılmış, bacamız yıkılmış, küvetimiz yerinden fırlamıştı... Kendimizi dışarı attığımızda asfaltın üzerinden göğe doğru yükselen o buharı asla unutmayacağım. Bir de gazeteye geldiğimde haber almak için sağı solu ararken, Adapazarı muhabirinin telefondaki sesini: "Yüksel Ağabey, şu anda cenazeleri tren istasyonuna diziyoruz. Cesetlerden adım atacak yer yok..." Hıçkırıklarla ağlıyordu... Marmara Depremi'ni unutmak için 10 yıl bana çok kısa bir süre gibi geliyor. Ama unuttuk işte... Bizim terkettiğimiz Yeşilköy'de daiereler yine aynı fiyattan satılıyor. 15 apartmanın oturulamaz raporu aldığı o mahallede kaç kişi evini güçlendirdi bilmiyorum... 100 evden 10'u bile değildir... Hangi okula, hangi hastaneye deprem için yeni önlem alındı? 10 yılda yeni felaket için ne yapıldı? Gördüğüm kadarıyla depreme karşı sadece üç tane duyarlı devlet kuruluşu var: Türk Silahlı Kuvvetleri, Kızılay ve TRT... Türkiye Radyo Televizyon Kurumu her 17 Ağustos'ta olduğu gibi yine depremin merkez üsssünden canlı yayın yapacak. Ama bu seferki hepsinden farklı olacak. Programın hazırlıklarını çok yakından takip ediyorum. Yaklaşık 6 aydır bir ekip, bu iş için emek harcıyor. Kocaeli'de sırf bu yayın için herkesi şaşırtacak bir çekim platosu hazırlandı. Siyasetçiler, iş adamları, sanatçılar, gazeteciler ve o günün dehşetine en yakından tanık olanlar Marmara Depremi'ni anlatacak, yapılanları, yapılmayanları tartışacaklar. Gece yarısı başlayacak yayın, 03.30'a kadar sürecek. Bu yazıyı neden 17 Ağustos'tan dört gün önce yazdığıma gelince: Önümüzde daha süre var. 10 yılda toplumca içine yuvarlandığımız "aymazlığa" çare olması umuduyla bu önemli yayının tüm televizyonların katıldığı bir "ortak yayına" dönüştürülmesini istiyorum. Küçüklü büyüklü tüm televizyon kanalları aynı anda bu programı ekranlarına getirsinler. 10 yılda unuttuklarımızı hatırlatsınlar.Yakınlarını, evlerini barklarını kaybedenler lütfen bana gönül koymasın. Onların acılarını, feryatlarını hala yüreğimde taşıyorum. Ama ya vurdumduymazlıkan ölmek üzere olan diğerleri? Ne yazık ki bizim ülkemizin insanına önlem aldırmak için onu "korkutmak" gerekiyor. Lütfen korkutsunlar!..