TRT, sezon sonuna doğru yeni diziler ekrana sürerek, yaz boyunca ağustos böceği değil, karınca olacağının sinyallerini veriyor. Geçen hafta Alayına İsyan ve Ayrılık dizilerini analiz etmiştim. Bugün sıra Hicran ve Canını Sevdiğimin İstanbul'u (CSİ) dizilerinde. Merhum Osman Yağmurdereli'nin vefatından sonra Yağmur Ajans'ın neler yapacağını doğrusu çok merak ediyordum. İşlerin başına geçen eşi Esin Yağmurdereli, çok doğru bir yerden başlamış. Hicran eğer TRT gibi -ne yazık ki- kumandalardan silinen bir kanalda değil de popüler kanallardan birinde gösterilseydi, eminim çok parlak reyting sonuçları elde ederdi. Tahminim, bu diziyi devlet kanalına kaptıranların şimdi pişman olduklarıdır. TRT'nin ise artık bu 'gölgeden' bir an önce çıkması lâzım. Hicran'da miras için aile üyelerinin nasıl 'yoldan çıktığına' şahitlik ediyoruz. Dizinin neredeyse her diyaloğunda insan kendini ve çevresini sorgulama ihtiyacı hissediyor. Bu arada oyunculuğunu her zaman takdir ettiğim iki büyük yetenek Miraç Eronat ve Murat Daltaban'ı aynı dizide izlemek bana özel bir keyif verdi. Bu diziyi ekranda alternatif arayanlara gönül rahatlığıyla önerebilirim. Ancak bir tek konuya takıldım. Yalının sahibinin, ölmeden önce varisleri için vasiyetine eklediği özel maddeye... Hukukçulara danıştım. "Varislerim mirasımdan yararlanmak için ömür boyu evli kalmak zorundalar" gibi bir hükmün hukuki geçerliliği olamazmış. Zira bu talep öncelikle 'insan haklarına' aykırıymış. Karşı bir dava ile hemen ortadan kaldırılabilirmiş. Dizinin 'omurgasını' oluşturan bu hukuki ayrıntının daha iyi araştırılmış olması gerekiyordu. Güvendiğim bir başka oyuncu Vural Çelik'in Tuba Ünsal ile başrolü paylaştığı 'kriminal komedi' dizisi Canını Sevdiğimin İstanbul'u ise ilk bölümde ağzımda 'keçi boynuzu' tadı bıraktı. Espriler çok zorlama. Hatta bunlara 'komik' demek bile pek güç. Vural Çelik'in konuşma tarzı ve mimikleri (Özellikle de sık sık kullandığı 'canım' kelimesi) direkt olarak Avrupa Yakası'ndaki 'Kubilay'ı anımsatıyor. Vural'ın üzerine yapışıp kalan Kubilay elbisesinden bir an önce kurtulması şart. Yine de üçüncü bölüme kadar beklemek gerekiyor. Zira duyduğuma göre dizi asıl üçüncü bölümde ivmelenecek ve istim tutacakmış. Bu arada başkomiser ve emrinde çalışan olay yeri inceleme ekibindeki iki memurun zeka düzeyini tartışmaya açan esprilere Emniyet Teşkilatı nasıl bir tepki gösterir, orasını hiç kestiremiyorum. Yarın sırada 'Çılgın Kanal' var. TRT'nin yeni dizileri içinde en çok ondan umutluyum. İnşallah hayal kırıklığına uğramam.