Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

'Elveda Rumeli'de üç baba portresi

Elveda Rumeli sözde 1800'lü yılların sonlarını anlatıyor ama günümüzü hedefleyen öyle önemli mesajlar veriyor ki... Son bölümde Paşa ile asi oğlu 'namlu namluya' geldi. Bir baba için en zor karardı... Düşündüm: Yıllardır Güneydoğu'da babalar ile oğulları, kardeşler ile ağabeyleri dağda birbirine kurşun sıkmıyor muydu? Bir yanda vatanın bekası, öte yanda evladı... Zordu. Çok zordu... Diğer tarafta Kaymakam, eşinin öldü bilinen asker kocasının cepheden dönmesiyle sarsıldı. Evlat bildiği çocuklar, cepheden dönüp, hasretle karısına sarılan babalarına "Kim bu adam?" dediler... Haydi şimdi gelin de çıkın işin içinden... Çocuklar kimin çocuğu? Biyolojik babalarının mı, yoksa onlara babalık yapıp, şefkatle bağrına basan adamın mı? Tam bir 'Kafkas Tebeşir Dairesi' durumu... Ve Aleks... Dünyaya gelen yeni kardeşini kıskanan küçük Zarife'ye ne güzel de anlattı kardeşliği... "Bak..." dedi, "Bu büyük çiçek... Yanında bir de küçük çiçek açmış. Şimdi biz, küçüğü var diye büyüğünü sevmeyecek miyiz? Onu rüzgârdan korumayacak mıyız? Suyunu vermeyecek miyiz?" Ve Aleks yeni doğanın ismini, küçük Zarife'nin koymasını uygun görerek, 'kardeşlik bağını' bir güzel pekiştirdi. Peki ya minik Zarife, kardeşinin ismini ne koydu dersiniz? "İskender..." Makedonyalı Büyük İskender'e atıfla... Sütçü Ramiz ile beraber herkes bu ismi onayladı ve çok beğendi... 'Elveda Rumeli' yine ders üstüne ders verdi. Babalık, kardeşlik, aileye ve atalara saygı, farklılıklar içinde beraber yaşama hoşgörüsü ve hepsinden önemlisi 'insan olmanın' erdemi üzerine...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA