Cuma sabahı 'Adalet Partisi'nin Beşiktaş'ta mitingi vardı. Yok, yok, kafayı sıyırmadım. Herhangi bir yazım yanlışlığı da yapmadım. Benim sözünü ettiğim, sembolü kırat olan, Süleyman Demirel'in ünlü Adalet Partisi değil. Bu halkın kendi başına kurduğu gerçek adalet partisi... Müge Anlı bir haftadır atv ekranlarında müthiş programlar yapıyor. Korkunç bir cinayete kurban giden ve bir aydır katil zanlısı yakalanamayan Münevver'in acılı ailesinin yakarışlarını ekrana taşıyor. Sadece onların mı? Gazetecisinden, iş adamına, sanatçısından öğrencisine 'adalet isteyen' herkesin sesini duyurmasını sağlıyor. Müge'nin girişimleri ile cuma sabahı Münevver'in okuduğu Beşiktaş'taki Bingül Erdem Lisesi önünde bu vahşi cinayeti telin etmek ve katil zanlısını adalete teslim etmeyenleri kınamak için duyarlı vatandaşlarımız toplandı. İşte Gerçek Adalet Partisi'nin mitingi oradaydı. Bizler de aynı saatlerde Müge Anlı'nın stüdyolarındaydık. Acılı anne-baba bir metre ötemde oturuyordu. Cayır cayır yanan yüreklerinin ateşini yüzümde hissettim. Hani derler ya, 'Ateş düştüğü yeri yakar' diye, evet, gerçekten de öyle oluyor. Ama ateşler sağımıza, solumuza düşerken, alevin yalazı da yüzümüze vuruyor. Yakında etrafımızdaki ateş öbeklerinden adım atacak yerimiz kalmayacak... Eminim ki daha önce 8 kez olduğu gibi, Müge Anlı'nın ısrarlı yayınları ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün özverili çalışmaları netice verecek ve zanlı ele geçirilecek. Ama o ana kadar geçecek her gün, Süreyya Bey ile Nagihan Hanım'a bir ömür gibi gelecek... İşte o yüzden, "Geciken adalet, adalet değildir" diyoruz ya?.. Stüdyoda, tam karşımda bugüne dek yitirdikleri evlatlarının katilleri, Müge Anlı ve Emniyet Teşkilatı'nın işbirliği ile yakalanmış acılı anneler vardı. İçlerinden birinin konuşmasını ömrüm boyunca unutamayacağım. Minicik üç evladını vahşi bir katile kurban veren anne, karşısında oturan Münevver'in acılı ailesine şöyle seslendi: "Umutsuzluğa kapılmayın. Benim evlatlarımın katili de 57 gün sonra bulundu. Sizinki de bulunacak. Ama hissettiklerinizi çok iyi biliyorum. Katilin şu anda sizleri izlediğini, bakışlarının sizin üzerinizde olduğunu bilmek, acıların en büyüğü... Katilin yakalandığı gün öyle sevineceksiniz ki, sanki kızınızın yeniden doğduğuna inanacaksınız... Bekleyin. Lütfen, sabırla bekleyin..." Kolay mı?.. Hiç değil... Bu yazı, cuma sabahında kaleme alınıyor. Gazetecilik deyimiyle, ilk kez 'bir yazımın taca çıkmasını' diliyorum. Umudum, sizler bu satırları okuyana kadar, katil ve katillerin yakalanmış olması...