Dünya Su Forumu toplandı. Dünya liderleri 'sudan sebepleri' konuşuyorlar. Ama durumu hafife almamak lâzım. Belli ki dünyanın suyu da, petrolü gibi bölüşülecek. Belki de süper güçler artık petrol yataklarının değil, dere yataklarının üzerine çökecek. Her neyse, bunlar politik konular, ben sadede geleyim. Siz bakmayın barajların yüzünü güldüren yağışlara... Su Forumu'ndan çıkan en büyük sonuç, Türkiye'nin sanıldığı gibi öyle su zengini bir ülke olmadığı. Kaynaklarımız kısıtlı. Değişen meteorolojik dengeler, Türkiye'yi riskli coğrafyalar arasına katıyor. Daha şimdiden pek çok büyük gölümüzü, akarsuyumuzu kaybettik. Belli ki diğerleri de sırada... Bir reklam var televizyonda, her gördüğümde içim acıyor. Çatlamış toprağın üzerinde taş kaydıran çocukların reklamı... O günler hiç de uzak gelmiyor bana. Televizyon, bu ülkenin insanına ulaşma yolundaki en etkin mecra. Bence su tasarrufu için acilen bir kampanya başlatılmalı. Yok, öyle bildik uyarı kliplerinden söz etmiyorum. Zira millet onları da reklam gibi zaplıyor. Mesajlar; dizilerin, programların içine ustaca yerleştirilmeli. Mesela 'Adanalı' dizisinde Maraz Ali artık oto yıkamadaki elemanlarını cezalandırmak için onları dakikalarca hortumla ıslatmamalı. Ya da 'Yemekteyiz' yarışmacıları iki de bir de "Soğan doğrarken musluğu açık bırakın ki, gözleriniz yanmasın" dememeli. Dizilerde 'havuzu olmayan evler' de kullanılmalı... Bunlar şimdilik sizlere 'sudan konular' gibi gelebilir. Ama gün gelip, musluklarınızdan sadece ıslık sesi geldiğinde, 'zamanında suya sabuna dokunmadığınız için' çok üzülürsünüz...