CUMARTESİ gecesi TRT 1'in harika yarışması Altın Adımlar'ın stüdyosundaydım. Haftalardır odama dolan o pozitif enerjinin kaynağına ulaşıp, akülerimi daha iyi şarj edebilmek için... Bir kez daha anladım ki, halk oyunlarına, folklor araştırmalarına gönül verenlerin ciğerinden sigara dumanı, damarından alkol ve uyuşturucu, beyinlerinden kötü düşünce geçmez. TRT'nin önderliğinde yapımcı firmalar BKM ve STR, gençleri bu yarışma sayesinde halk oyunlarına yönelterek, aslında "Türkiye'nin havası, temiz hava sahası" kampanyasına en büyük desteği sağlıyorlar. Bir de yönetmeninden jüri üyesine, akademisyeninden yarışmacısına kadar stüdyoda öyle bir gönül birliği sağlanmış ki, sadece yarışan ekipler değil, orada bulunan herkes adımlarını aynı anda atacak kadar tek vücut oluvermiş. Yarışma tam bir sürprizler geçidi: Bir anda Ahmet Hoca sahneye fırlayıp, figür sergiliyor. Yavuz Bingöl iki türkü arası davulun tokmağını eline alıp, döktürüyor. Aşkın Nur Yengi zaten bu sezon izlediğim en başarılı ve üretken jüri üyesi. Geçen hafta, yıllardır akademisyenlerin bile dikkatinden kaçan bir detayı öyle güzel yakaladı ki... "Yahu her oyun 'Hey' diye bağırarak bitmek zorunda mı?" dedi ve bana göre ayaküstü en değerli folklor araştırmalarından birine imza atmış oldu. Baktım ki söyledikleri herkesin kulağına küpe olmuş. Bu hafta oyun finalleri hep farklı dramatik aksiyonlarla bitti. Müjde Ar tüm sahiciliği ve sempatisiyle yarışmaya büyük renk katıyor. Ara sıra yarışmacılarla yaşadığı sempatik flörtler, gençleri cesaretlendiriyor, yüreklerini rahatlatıyor. Korhan Abay, bu yarışmadaki "kusursuz" sunumuyla bana göre kariyerine yeniden ışıltılı bir halka ekledi. Ve Sinemis Candemir... Ne yalan söyleyeyim, bu kızın bu işi bu kadar iyi kıvırabileceğini düşünmemiştim. Sade ama renkli ve samimi sunumunu bu hafta bir de harika Kafkas oyunu ile süslemesin mi? Sinemis sanırım "yardımcı sunuculuk" faslını bu yarışmayla tamamlayıp, Korhan Abay'dan aldığı diploma ile bundan sonraki farklı yapımlarda "esas kız" olarak karşımıza gelecek. Ah bir de yarışma bu kadar uzun olup, reyting puanlarını heba etmese ve TRT'nin şu sonu gelmez teknik aksaklıkları da (özellikle ses konusunda) olmasa... NOT: Değerli meslek büyüğüm Burhan Ayeri jürideki performansımı değerlendirirken "Kalem çevirmekten vazgeçmeli" diye yazmış. Top çevirmek Millilerin, kalem çevirmek ise bizim işimiz değil mi üstat?