Profesör Doktor Erkan Topuz'u artık tanımayan yok. Kanserle mücadele ve "koruyucu beslenme" denilince artık aklımıza sadece o geliyor. (Benim bazen rüyama bile giriyor. Düşlerimin en tatlı anında kaşığımın ucunda belirip, "Duuur, o çorba kanserojeeeen!" diye haykırıyor) Hoca hafta boyunca yine Kanal D'nin Dobra Dobra'sındaydı. Hem de bağışlarla yenilenen Onkoloji servisindeki yeni makam odasından seslendi Türkiye'ye... "İçtiğiniz suyun kaynağını üç ayda bir değiştirin. Çünkü en temiz su bile çevre etkileriyle kirlenebilir" dedi. "Sadece günlük süt tüketin, diğerlerinde katkı maddesi var" buyurdu. "Sokaktan süt alabilirsiniz ama kaynatmak şartıyla için" talimatını verdi. Sonra hepimizi dehşete düşüren bir şey söyledi: "Bazı sütçüler uzun ömürlü olsun diye içine çamaşır suyu bile katıyorlarmış..." Erkan hocamıza saygım büyük. Ülkemizi büyük bir kanser dalgasının tehdit ettiği şu günlerde ağzından çıkan her kelimeyi "emir" telakki ediyorum. Ama ona uyarsak her şeyi evimizde kendimiz yetiştirmemiz gerekecek. Ben şimdiden oturma odasının bir bölümünü sürüp, patates ekmeyi bile düşünüyorum!.. Küvete bir koyun bağlayıp, her sabah sağsam mı diye de ciddi ciddi düşünmekteyim. Bu arada yaz öncesi zayıflamak isteyenlere Erkan Topuz hocamızı dinlemelerini tavsiye ediyorum. Neredeyse ağzımıza attığımız her şeyin kanserojen olduğunu öğrendiğimden beri yemeden içmeden kesildim, iğne ipliğe döndüm! Balık eti hanımlara tavsiye: Zayıflama hapı alır gibi günde iki kez Erkan Hoca'yı dinleyin, bir ayda üç beden incelmezseniz ne olayım...