NTV'deki "Haydi Gel Bizimle Ol", Beyaz Show'dan sonra adından en fazla söz ettiren sohbet programı olmayı başardı. Bunda 4 hanımefendinin "bomba patlatma" potansiyelinin etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu haftanın bombalarından biri de programı köşesinde eleştirip, stüdyodaki hanımları "Huri" ilan eden Hakkı Devrim ağabeyimizin Pınar Kür tarafından "cinsel taciz" ile suçlanmasıydı. Pınar Hanım, hurilerin "sunulan kadınlar" olduğunu ve "belli görevleri bulunduğunu" belirterek, "Hakkı Devrim'in bize yaptığının Taksim'de turistlere yapılandan bir farkı yok" dedi. Bence çok ağır bir ithamdı. Pınar Kür'ün daha önemli bir "iddiası" ise dikkatlerden kaçtı. Kür, kendisiyle aynı dönemde yargılanan Ahmet Altan'ın kitabına ceza verilmesini, kendi kitabının ise aklanmasını eleştirirken, "Galiba onun hakimi kitabı baştan sona karısına okutmuş. Benimki ise yarısında uyuyakalmıştı" dedi. Bence güç şartlar altında adaletin terazisini ellerinde tutmaya çalışan hukukçulara biraz haksızlık etti. Eh, yeri gelmişken "gerçek" bir hakim öyküsü anlatayım. Belki Pınar Hanım'ın önyargıları değişir: Yıl 1963... Sivas'ın Hafik ilçesine atanan ağır ceza hakiminin eşi, üçüncü çocuğuna hamiledir. Sabaha karşı annenin sancıları sıklaşır. Hakim Bey, cipe atlar, kazadaki sağlık ocağına gider. Ama öğrenir ki, kazanın tek ebesi, katır sırtında köye doğuma gitmiştir ve iki günden önce dönmeyecektir. Hakim, ocağın kapısını kırar, içeriden gerekli tıbbi aletleri alır. İki deneyimli köylü kadını da yanına alıp, eşinin doğumunu kendi elleriyle yaptırır. İşte hakimler, üç kuruş para karşılığında böyle güç şartlar altında çalışırlar. Bu arada merak edenler için; hakim babasının ebelik yaptığı "mucize bebeğin" ismi Yüksel Aytuğ'dur...