Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

"Keşke"lerin yerine "iyi ki" koymak

Geçen hafta birbirinden duygusal üç sahne izledim. Biri, Hırsız-Polis'te Aksak'ın yatalak babasıyla hesaplaşması, diğeri Yaprak Dökümü'nde Ali Rıza Bey'in, kızı Fikret ile dertleşmesi, sonuncusu da Beyaz Show'da Orhan Gencebay'ın 90 yaşındaki annesini izlerken döktüğü göz yaşlarıydı. Her üç program da çok izlendi. 15 dakikalık izlenme istatistiklerini incelediğimde gördüm ki, reytinglerin tavan yaptığı yer, bu üç duygusal sahne olmuş... Aksak, yani esas ismiyle Nadir, babasına isyan ediyordu. "Nadir ismini koymakla evlatlar nadir olmuyor. O ismin içini de doldurmak lazım. Ben şimdi kendimi çok adi, çok sıradan hissediyorum. Beni adam etmek için yaptığın tek şey suratıma tokat atmaktı baba. Oysa ben sadece şefkatini istedim..." O zehir gibi sözleri, Dursun Reis'in yüreği kaldırmadı. Yatalak adam, kalp krizi geçirdi. Aksak'ın aklı çıktı, babası bu zehir gibi sözler yüzünden ölecek diye... Kahroldu... Yaprak Dökümü'nde karısı ve evlatları da dahil olmak üzere herkesten art arda darbe yiyen, ailesi hazan yaprakları gibi rüzgarın önüne katılıp, sağa sola savrulan Ali Rıza Bey de hep kendi yaşamından ödün verip, yanında kalmayı tercih eden fedakar kızı Fikret'in önünde günah çıkarttı. Her iki sahne de hayat dersi gibiydi. Ve sonuncusu... O sakin, mağrur, kontrolü bir an olsun elinden bırakmayan Orhan Gencebay'ın Samsun'daki 90'lık annesini monitörde gördüğü an gözlerinden süzülen yaşların arkasındaki duygu ise "Seni nasıl bu kadar ihmal ettim? İşten güçten bana ne? Şu an keşke yanında olsaydım" idi... Anneler, babalar ve evlatları arasında birbirlerine geçecek en kötü miras "keşke" lerdir. İşte bu nedenle henüz vakit varken, yani anneler, babalar ve çocukları sağken, "keşke"ler "iyi ki"lere çevrilmeli. Bazen vicdan muhasebeleri can acıtacak olsa bile... Geçen hafta Küçükkuyu'dan bir koli geldi. Annem ve babam göndermiş. Sevgili annem "eşşek kadar" oğluna kurabiye yapmış, atkı örmüş... Üzerine de not iliştirmiş, "Seni seviyorum" diye... O üç programdaki üç duygusal sahneyi izlerken ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. "Seni seviyorum" diye not yazan bir annem ve bana hala "oğlucum" diye hitap eden bir babam olduğu için... Bu garip satırları, uzaktaki anne babasını özlemiş bir oğlun duygusal hezeyanlarına verin. Ve hala vaktiniz varsa, oğlunuza, kızınıza, annenize, babanıza "Seni seviyorum" deyin. Belki de yıllardır özlemle bekledikleri, bu iki küçük kelimedir. "Seni seviyorum"ları sadece sevgililer için biriktirmeyin. Biriktirmeyin ki ileride "iyi ki"leriniz, "keşke"lerinizden çok olsun. Şimdi izninizle: Ben de sizi seviyorum sevgili anneciğim, canım babacığım... "İyi ki" varsınız...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA