Arena yine alkışlanacak bir habercilik başarısının altına imza attı. Uğur Dündar ve ekibi, gençlerimizi sinsice avucunun içine alan yasadışı internet bahis sitelerinin bir ocağı nasıl söndürdüğünü son derece dramatik ama bir o kadar da gerçekçi bir üslupla ekrana taşıdılar. Henüz reşit bile olmayan bir genç, ailesini de ikna ederek hem kendisini hem de aile üyelerinin geleceğini girdabın içine atmıştı. Akrabalardan borç paralar alınmış, evler, dükkanlar satılmış, ipotekler yapılmış, ailenin tüm mal varlığı internet bahis sitesine yatırılmıştı. Genç, ilk bir kaç ay içinde üç trilyona yakın para kazanmıştı. Aile de bu "haydan gelen" paradan mutluydu. Ancak bir gün çocuklarını, odasında kanlar içinde buldular. Yanında bir tabanca duruyordu. Banka dekontlarının arkasına yazdığı veda notunda ise şöyle diyordu: "Bu kez kaybettim!!" Gençlerimizi hangisinden koruyacağımızı şaşırdık. Okul önlerinde satılan uyuşturucudan mı, alkolden mi, sigaradan mı, çocuk pornosundan mı, mafyadan kahraman yaratan dizilerden mi, yuva ve yurtlardaki tacizlerden mi, televizyondaki şiddetten mi, kan revan internet oyunlarından mı, trafik kazalarından mı, okul teröründen mi, hoca dayağından mı, maganda kurşunundan mı, beyin yıkayan dağdaki eşkıyadan mı, politik suikastlarda onları tetikçi olarak kullanan uluslararası çetelerden mi? Bir de başımıza yasadışı internet bahis siteleri çıktı. Korkarım ki bunun arkası gelecek. Zira çevremde hayatını internetteki bahis sitelerinden kazanmaya çalışan çok sayıda insan türediğini gözlemliyorum. Sayıları hızla artıyor. "Kolay para"nın cazibesi bu insanları "ölüm tuzağına" doğru çekiyor. İnternet ağlarına çöreklenen yasadışı bahis siteleri, gençlerimize "Rus ruleti" oynatıyor. Bizler "zade" olmaya çalışırken "zede" olan çok nesil saydık. Bankerzedeler, kooperatifzedeler, offshorezedeler... Belli ki internetzedeler de yolda... Peki devlet nerede? Arena, MR'ı çekti, ameliyat yerini saptadı. Artık devlet yetkililerinin neşteri eline alma zamanıdır.