Türk Halk Müziği uzmanı değilim. Ama türkü dinlemeyi, türkülere eşlik etmeyi sevenlerdenim. Üzerinde yaşadığımız topraklardan yeşeren türkülerin de her bölgeden, her alt kültürden, her yaş ve ekonomik gruptan insan tarafından "paylaşıldıkça" kök salacağına inananlardanım. Bu nedenle geçtiğimiz hafta "Anadolu Ateşi" yarışmasında jüri üyeleri Savaş Ay ile Arif Sağ arasında yaşanan polemiğe farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Savaş Ay, yarışma repertuarının içinde yer alan türkülerden çoğunun Erzincan ve yöresinden olduğunu saptamış. Bu konuda "daha dengeli" davranılmasını istemişti. Arif Sağ ise bu yaklaşıma şiddetle karşı çıkmış ve tartışma alevlenmişti.
EŞLİK EDEMİYORUZ Kİ
Bence türkülerin o ya da bu yöreden olmasının fazlaca bir önemi yok. Önemli olan geniş kitleler tarafından "benimsenmiş" olması. Zaten bir eserin "halk türküsü" haline gelebilmesi için en az 40-50 yıl boyunca dilden dile, gönülden gönüle dolaşması gerekiyor. Arif Sağ hoca bu konuda fazla duyarlı. Bizim "popüler" olarak nitelediğimiz, bugün sokaktaki hemen herkesin bildiği, ya da kulağının aşina olduğu eserlere Arif Hoca "türkü" demiyor. Onun repertuara aldırdığı eserlere eşlik etmek ise "uzmanlık" gerektiriyor. Oysa bu yarışma bir halk oyunları derneğinin bahçesinde değil, Türkiye'nin en çok izlenen televizyon kanallarından birinde yayınlanıyor. Bu nedenle yarışmayı "izletmek" gerekiyor. Bu da herkesin, hepimizin zaman zaman el çırparak, zaman zaman gözlerimiz buğulanarak eşlik edebileceğimiz "bildik" türkülerle sağlanabilir. Bu nedenle "Anadolu Ateşi" yarışmasının reyting alması, yani "daha geniş kitlelere ulaşması" için repertuarın "geniş tabanlı" olmasında fayda var. Türkiye'nin dört bir köşesinden derlenmiş, her kültürü, her mezhebi, her duygu ve düşünceyi yansıtan, ekran başında "anlamak ve yorumlamak için uzman olmayı gerektirmeyen" türkülerle bu yarışmanın daha da renkleneceğine, halkın her kesimine daha yakın duracağına inanıyorum.
RENKLİ KONUK GEREK
Bir de her hafta konuk koltuklardan birine "renkli" bir kişinin oturmasında fayda var. Bu kişinin "türkü uzmanı" olmasına gerek yok. Duygu ve düşüncelerini serbestçe dile getirmesi, folklora farklı bir açıdan bakması, izleyenlerde merak ve heyecan uyandırması yeterli. Programın dakika dakika reyting ölçümlerine de göz attım. Arif Sağ ve Ali Ekber Çiçek'in verdikleri uzun türkü molalarında izleyiciler başka kanallara kaçmış. Demek ki yarışma heyecanının sürekli canlı tutulması gerekiyor. Bunları eleştirmek için değil, büyük bir hizmet olduğuna inandığım "Anadolu Ateşi" ne iki kürek kömür de ben atmış olayım diye yazıyorum... Çünkü türküler hepimizin!
NOT: Gazetemiz baskıya giderken, son dakikada "Anadolu Ateşi"nin türkü listesi elime ulaştı. Baktım ki "bildik" türküler bu hafta ağırlıkta. Anlaşılan, yapımcı Fatih Ediboğlu tecrübesiyle olaya el koymuş. Ee, ne demişler? Aklın yolu birdir.