Çarşamba akşamı pek çok haber bülteninde aynı görüntü vardı. Maçka'dan Küçükçiftlik Parkı'na doğru inen yokuşa mazot dökülmüştü. Aynı gün yoğun yağış da olduğu için sürücülerin bu birikintiyi fark etmeleri olanaksız hale gelmişti. Kameralar ise kaldırıma "konuşlanmış", lunaparktaki çarpışan otomobiller gibi birbiriyle tokuşan araçları görüntülüyordu. Hem de bir kez değil, defalarca... Bu köşede bu konuyu pek çok kez tartışmaya açtım. Muhabirler için hangisi önceliklidir? "Haber" mi, yoksa "insani duyarlılık" mı? Pek çok kez habercilerin kameralarını, fotoğraf makinelerini bırakıp, vatandaşlara yardıma koştuklarına şahit oldum. Bazen de tam tersine... Acaba çarşamba günü Maçka'da ben olsaydım ne yapardım? Ya o çarpışmalardan biri yaralanmaya, hatta ölüme yol açsaydı? Herhalde ilk işim, yokuşun başına koşup, sürücüleri uyarmak olurdu. Zira o gün şefimden alacağım "aferin" in, uykusuz geçecek gecelerime "uyku ilacı" olamayacağını gayet iyi biliyorum.