Afrin operasyonu bugün üçüncü gününde. Önce hava, ardından kara harekâtıyla Afrin PKK'dan arındırılmaya, kelimenin tam anlamıyla özgürleştirilmeye çalışılıyor.
Türkiye kamuoyunun bu harekâta verdiği büyük destek ne dostun ne düşmanın gözünden kaçabilecek nitelikte. Türkiye halkı PKK terörünün ne olduğunu da onunla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini de biliyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 10 gündür bu harekâtın gerekliliğine ilişkin görüşleri kamuoyunun farkındalığını artırmış durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 10 gün önce "Afrin operasyonu bir hafta içinde başlayacak" dedi. Nitekim bu açıklamanın üzerinden tam bir hafta geçtikten sonra "Afrin operasyonu fiilen başlamıştır" diyerek harekâtın başladığını ilan etti. Bunun üzerine Türk Hava Kuvvetleri'ne ait 72 savaş uçağı Afrin'deki PKK hedeflerine bomba yağdırmaya başladı. 153 hedef ateş altına alındı.
Dün de Özgür Suriye Ordusu güçleri Afrin'e doğru karadan ilerlemeye başladı. Bu süreçte bir yandan da Kilis'ten Afrin'deki PKK hedeflerine yönelik top atışları devam etti.
Türkiye'de ne yazık ki yıllarca savunmada kalınarak PKK ile mücadele edildi.
FETÖ'nün de manipülasyonlarıyla sınır ötesi operasyonlar etkin biçimde sürdürülemedi.
Bugün PKK, ABD'nin verdiği büyük desteğe rağmen devletin etkin terörle mücadele stratejisi sayesinde ülkemizde varlık gösteremiyor.
Eğer ki bu etkin terörle mücadele stratejisi olmasaydı bugün Türkiye çoktan bölünmenin eşiğine gelmişti.
Bugün Türkiye'yi yeniden bağımlılık tuzağına çekmek için PKK'ya umut bağlayan dış güçler büyük hayal kırıklığı yaşıyor.
Onların umudu Türkiye'nin "kendi sınırları içindeki Kürtlerin isyanından çekinerek" bu operasyonu başlatmaktan çekineceği yönündeydi. Bir kez daha umutları boşa çıktı. Oysa ki PKK, herkesten çok Kürtlere zarar verdi. Sadece Türkiye içinde değil. Suriye'de de PKK Kürtlere zulmetti.
PKK'lı olmayan Kürtleri evlerinden, yurtlarından sürdü. Türkiye PKK'nın gasp ettiği bölgeleri özgürleştirdikçe Arap olsun, Kürt olsun, Türkmen olsun bölgenin bütün doğal unsurları kendi topraklarına dönebilecekler.
Fırat Kalkanı Harekâtı'yla özgürleştirilen bölgeler bunun somut örneği.
Afrin operasyonu sadece Türkiye'nin ulusal güvenliğine katkı sağlamayacak, aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğüne de hizmet edecek. Bu, uzun vadede Türkiye'yi ve bölgeyi istikrarsızlaştırma girişimlerine de set çekecek önemli bir kazanım olacak.
***
Fırat Kalkanı Harekâtı'ndan ne öğrendik?
SETA dış politika araştırmacısı Can Acun, Afrin operasyonu ile ilgili hazırladığı son çalışmasında önemli bir noktanın altını çiziyor. TSK'nın ve ÖSO'nun Fırat Kalkanı Harekâtı'nda çok önemli bir tecrübe birikimi sağladığını ve bu birikimin Afrin operasyonunda çok işe yarayacağını söylüyor. Şöyle diyor Acun: "SİHA sayılarının artması yakın hava desteği ve nokta operasyon kabiliyetini artırırken, tanklara ve diğer zırhlı araçlara uygulanmaya başlayan antitank koruma sistemleri de TSK'yı sahada güçlendirmektedir. Asimetrik hibrid çatışmalara ve meskûn mahal askeri harekâta dair insan kaynakları da çok daha fazla zenginleşmiş durumda. Ayrıca Suriyeli muhalifler TSK tarafından görece çok iyi şekilde eğitilmiş ve donatılmıştır, FKH'ye nazaran savaşma kabiliyetlerinde ciddi iyileşme olduğu görülmekte. Bu bağlamda geçmişe nazaran Türkiye'nin Afrin harekâtında eli ciddi anlamda güçlendirmiş durumda."
Allah ordumuzu muzaffer etsin...