Ne demiştik? Önümüzdeki günlerde Türkiye düşmanı şer odakları doğrudan sahaya inecek, vekillerinin başaramadığını kendileri yapmaya çalışacak. Şu anda buna şahitlik ediyoruz. NATO'daki kriz de, Zarrab davası da, döviz spekülasyonları da bununla ilgili.
Hedef açık. 2019'da Türkiye'de bir yönetim değişikliği meydana getirmek. CHP, bu oyuna dünden razı. Nasılsa teknik muhalefet zor. İdeolojik muhalefet en kolayı. Bu oyundaki rolünün bir kutuplaşma siyaseti üretmek olduğunu biliyor. O yüzden şimdiden 2019'daki seçimlerin "tek adamdan yana olanlarla, demokratik parlamenter sistemden yana olanlar" arasında olacağını söylüyor.
***
Öyle görünüyor ki CHP, Erdoğan düşmanlığı sermayesini tepe tepe kullanmaya çalışacak. Ne var ki Erdoğan düşmanlığı yaparak Türkiye içinde anlamlı bir siyasi sonuç elde edemeyeceğini de biliyor CHP. Fakat bu sermayenin Batı'da, Batı başkentlerinde bir karşılığı olduğunu biliyor. Ve oraya oynuyor.
Kılıçdaroğlu, kendi ülkesinin Cumhurbaşkanını "
Batı karşıtı bir diktatör" olarak yansıtıyor. Batı'daki dostlarından Türkiye siyasetinin yönünü değiştirecek "
estetik dokunuşlar"da bulunmalarını istiyor!
***
CHP'nin ve Batı'daki dostlarının göremediği nokta şu. Türkiye toplumu siyasal bilinci yüksek bir toplum. Amerikan toplumu değil Türkiye toplumu. Toplumun bütün kesimleri siyasal gelişmeleri yakından takip ediyor. Toplumun siyasetten beklentisi de son derece net. Ülkenin birliğinin, dirliğinin sağlanması, ekonomik kalkınma ve itibar.
Türkiye düşmanlarının görmediği husus şu. Bugün AK Parti'yi iktidarda tutan unsurlar sahici, sokakta karşılığı olan unsurlar. Toplum, AK Parti'ye
Erdoğan'ın siyasi vizyonunu temsil ettiği, siyasal istikrarın
teminatı olduğu, ekonomik büyümeye katkı
sunduğu, etkin güvenlik politikaları geliştirdiği,
başarılı bir terörle mücadele siyaseti
uyguladığı ve hepsinden önemlisi yerli ve
milli siyasetin savunucusu olduğu için destek
veriyor.
***
Bu destek kayıtsız şartsız verilen bir destek değil. Bunu en iyi bilen AK Parti ve onun lideri
Cumhurbaşkanı Erdoğan. AK Parti, tam da bu nedenle 2019'a giderken önüne bir dizi somut hedef koymuş durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "
2017'yi değişim, 2018'i icraat ve 2019'u seçim yılı olarak görüyoruz" demişti. Şu
anda AK Parti'nin önünde bir yandan değişim
sürecinin tamamlanması, bir diğer yandan
da somut icraatların hayata geçirilmesi
gibi bir görev var.
Bana soracak olursanız AK Parti, 2019'a giderken şu adımları atacak.
1. Yerli ve milli bir siyaset çizgisini takip etmeye devam edecek. Bunun için içeride ve dışarıda bedel ödemekten kaçınmayacak.
2. Kapsayıcı bir siyasi söylem kullanacak.
3. Mikro sorun alanlarına yönelen bir icraatçılık anlayışı ile hareket edecek.
4. Etkin güvenlik politikalarını ve sonuç alıcı terörle mücadele uygulamalarını sürdürecek.
5. Dış politikada bir yandan bağımsızlaşma çabalarını sürdürürken, diğer yandan işbirliği alanlarının genişletilmesi için çabalayacak.
6. Eğitim, kentleşme ve kültür politikaları alanlarında somut ve yenilikçi adımlar atmaya çalışacak.
AK Parti bu somut alanlarda pozitif bir ajandayla siyaset yapmaya çalışırken, CHP ve onun Batı'daki dostları Türkiye siyasal alanını daraltmak, hatta onu baltalamak için mücadele verecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi bir kez daha memleket hayrına çalışırken, onun muarızları hiç usanmadan Türkiye'ye bedel ödetmeye çalışacaklar.