Türkiye'de muhalefetin büyük bölümü demokratik siyasal rekabet anlayışını içselleştiremediği, yapıcı bir muhalefet performansı ortaya koyamadığı için AK Parti her seferinde kendi muhalefetini kendisi üretmek zorunda kalıyor. Teslim etmek gerekir ki bu AK Parti'nin bir becerisi. AK Parti kendisini sorunsallaştırabilen, kendi politikalarını masaya yatırıp uzun uzun tahlil edebilen bir parti.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin yeniden başına geçtikten sonra bu özeleştiri sürecini yeniden işletmeye başladı. Erdoğan bu süreci işletirken şu iki riski de göz önünde bulundurdu:
1) Türkiye siyaseti, AK Parti siyasetinden ibaret değil. AK Parti, Türkiye siyasetine uygulanabilir çözüm önerileriyle katkı sunar, somut icraatlarıyla toplum önüne çıkarsa o takdirde başarılı olabilir.
2) AK Parti'nin kendi kendini sorgulama becerisi, partide bir motivasyon kaybına yol açmamalı, parti teşkilatı savunma psikolojisinde kalmamalı, dinamizmini yitirmemeli.
***
Bana soracak olursanız, 2019'a doğru giderken baş etmemiz gereken tehditlerin başında, "
negatif bir siyasal psikolojiye mahkûm olmak" geliyor. Bu psikoloji, içerideki ve dışarıdaki Erdoğan düşmanları tarafından sistematik biçimde üretilmeye çalışılıyor. Oysa şu anda AK Parti'nin kendisini en özgüvenli ve en güçlü hissetmesi gereken bir dönemi yaşıyoruz. AK Parti, kurulduğundan bu yana büyük badireler atlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği sayesinde AK Parti karşı karşıya kaldığı bütün saldırıları halkın desteğiyle savuşturdu.
***
15 Temmuz destanını bu halk, bu millet yazdı. Amaç, 15 yıllık büyüme ve özgürleşme hikâyesini sona erdirmek, Türkiye'yi yeniden yarı sömürge haline getirmekti. Erdoğan'ın liderliği ve halkın dirayetiyle bu saldırı da boşa çıkarıldı. Bu şerden hayır doğdu. Bu halk bir kez daha millet olduğunu gördü. Dahası diriliş destanının üzerinden bir yıl bile geçmeden Türkiye, hükümet sistemini değiştirdi. Siyasal istikrarsızlık sorununu yapısal olarak çözüme kavuşturdu. Gerçekten de Türkiye,
16 Nisan referandumuyla birlikte çok büyük bir eşik atladı. Bunu Erdoğan ve partisi başardı.
***
Gelgelelim birileri sanki 15 Temmuz yaşanmamış, 16 Nisan'da büyük bir başarı sergilenmemiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi tecrübeli ve ezberbozan bir lider yeniden AK Parti'nin başına geçmemiş gibi negatif psikoloji pompalıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemlerini cımbızlayarak AK Parti içinden farklı farklı "
rahatsızlar ordusu" üretilmeye çalışılıyor.
***
Unutmayalım ki Erdoğan, 2017'nin değişim yılı olduğunu söylerken, 2018'in de icraat yılı olduğunu söylemişti. Bekleyip görmeyelim. Bu icraatların daha nitelikli, toplumun siyasetten yeni beklentilerine uygun biçimde hayata geçmesi için uğraş verelim.
***
Perşembe günü SETA
İstanbul'da 2019'a Giderken AK Parti başlıklı bir panel düzenledik. İsmail Çağlar'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin benim dışımda iki konuşmacısı daha vardı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ve Takvim gazetesi yazarı Ekrem Kızıltaş.
Orada da dilim döndüğünce ifade etmeye çalıştım. 2019'a doğru giderken AK Parti'nin ve lideri Erdoğan'ın ulusal, bölgesel ve küresel alanlarda hiçbir saldırıyla karşı karşıya kalmayacağını, çok rahat bir seçim sürecinin gerçekleşeceğini iddia etmiyorum. Gerçek anlamda bir istiklal mücadelesi verdiğimizi unutmayalım. Bu süreçteki en değerli sermayemiz mücadele azmimiz. O sermayemize sahip çıkalım, enseyi karartmayalım, işimize bakalım...