PKK'lılar Almanya'dan sonra Hollanda'da gösteri yaptı. Gösteri dediğime bakmayın. PKK "hayır" kampanyasına destek için, Hollanda'nın ortasında Lahey'de yürüdü.
Ne diyordu CHP'li Muharrem İnce?
"PKK'nın hayır dediğini duymadım"!
Şimdi duydun mu sayın İnce? İyice belledin mi PKK'nın da hayır dediğini ve hayır için kendisini yırtarcasına çalıştığını.
Evet, PKK, FETÖ ile birlikte Avrupa'nın her yerinde "hayır" için çalışıyor.
PKK'nın "hayır" için çalışması sadece propaganda yapması anlamına gelmiyor.
Aynı zamanda "tehdit" mekanizmalarını da çalıştırıyor PKK.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını, özellikle Kürtleri referandumda "evet" dememeleri için tehdit ediyor.
PKK bu tehditte yalnız da değil.
Avrupa'daki "haydut devlet"ler de ona destek oluyor. Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı sistemini savunan bakanlarına, milletvekillerine konuşma yasağı, toplantı yasağı getirirken PKK'ya alan açıyor.
Bununla da yetinmiyor Avrupa'nın barbarları.
Türklere "eğer Avrupa'da yaşamak istiyorsanız Erdoğan'a karşı çıkacak, referandumda hayır oyu kullanacaksınız" diye baskı yapıyorlar. "Aksi takdirde Avrupa'yı sizin için yaşanmaz kılarız" mesajını açık açık veriyorlar.
Avrupa'ya bakın! Nasıl bir sefilliktir bu.
Avrupa'nın sefaleti. Pul pul değil, ülke ülke dökülüyor.
***
Böylesi bir ortamda Avrupa'daki Türkiye vatandaşlarının güvenli şekilde oy kullanabilmelerini de temin etmek gerekiyor.
Açıkça taraf tutan, 16 Nisan referandumunda hayır çıkması için her türlü gayrimeşru yola tevessül eden Avrupalı devletlerin insafına bırakamayız.
Yüksek Seçim Kurulu'nun Avrupa'daki Türkiye vatandaşlarının referandumda güvenli şekilde oylarını kullanabildiğinden ve bu oyların sağlıklı biçimde sisteme dahil edildiğinden emin olması, bunun için kurduğu mekanizmayı tekrar tekrar gözden geçirmesi gerekiyor.
Almanya, Hollanda, İsviçre, Belçika, Avusturya gibi ülkeler referandumda evet oyu kullanması muhtemel vatandaşlarımızı sandıktan alıkoymak için her yola başvuracaktır.
Belki de Avrupa'daki Türkiye vatandaşlarının oylarını güvenli şekilde kullanabilmesini temin etmek adına bir izleme mekanizması kurulabilir.
Bakmışsınız, Türkiye'nin adil ve demokratik seçimleri öncesi "
seçimlerde hile olabilir" algısı yaymak için devreye giren kuruluşlar bu kez gözünü Avrupa'ya çevirir.
Neydi o, evet "
Oy ve Ötesi"...
Avrupa'daki Türklerin bu baskı ortamında nasıl oy kullanacaklarıyla ilgili bir gündemleri var mı acaba?
Veya anlı şanlı AGİT bu konuda ne tür önlemler alıyor, sormak gerekmez mi?
***
Bütün bunlar bir yana, bu ülke 15 Temmuz'da nasıl şerefli, nasıl cesur bir millete sahip olduğunu gösterdi.
Ne dışarıdaki haydut devletlerin, ne de içerideki anti-demokratik güçlerin bu milleti yıldırması söz konusu olamaz.
Bu millet yolundan dönmez, 15 Temmuz'dan itibaren takipçisi olduğu "
devletin yeniden yapılandırılması" talebinin arkasında durur.