Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Nasıl bir sağduyu?

Türkiye'nin insanı hüzünlendirmeyi de yarı yolda bırakan kocaman acısı, tsunami gibi güçlenerek sürerken, insan başka bir konuda yazamıyor. Yazmak hiç içinden gelmiyor.
Zaten işin kötüsü, yazı da çok çaresiz kalıyor. Kelimeler çıkmaz sokakta. PKK'nın belki de 1984 yılında başlattığı harekatın, ilk beşine, altısına girebilecek büyüklükte bir saldırıya tanık olduk. Sonuçta şu anda, en büyük silahımız, acıyı derinden hissederek paylaşabilmek, dayanışma ruhu ve sağduyunun korunması. Sürece; bir yandan 'terör ile mücadele' sürerken, bir yandan da 'sürdürülebilir çözüm' odaklı bakılabilmesi, bundan vazgeçilmemesi çok önem taşıyor. Bu bakış açısının hiç yitmemesi gerekli. Saldırının zamanlaması dadikkat çekici.

BİZE HATIRLATTIĞI

Tam da Türkiye'nin bu kanayan dev yarasına, açılım getirebilecek, çözüm geliştirmenin zeminini oluşturabilecek; yeni bir Anayasa çalışması başlarken gerçekleşmesi; bu işin ne derece planlı olduğunu, üzerinde ne çok düşünüldüğünü, 'barışın, barış arzusunun' nasıl önlenmek, yok edilmek istendiğini, bize hatırlatıyor. Hatırlatmalı.
Başbakan Erdoğan'ın bu süreçte; 'Kim ki öfkesine hakim olamaz, metanetini koruyamaz ise, bilmelidir ki; işte terör, o zaman hedefine ulaşır" sözleri, kanımca çok önemliydi.
Bu nedenle konunun, Türkiye'nin temel büyük sorunu olarak görülüp, iç siyasetin 'kısır malzemesi haline getirilmemesi de', 'siyasi temsilcilerinden' beklenendir.
Bu acı, tüm Türkiye'nin, hepimizin çok büyük acısı. Bu süreçte kalbimizde 'öfke' körüklemek, hele ki 'öfkeyi örgütlü' hale getirmek yerine; 'vicdanı'mızı temel alarak düşünmek; öncelikle karşı tarafın silah bırakmasının sağlanması için, özenli 'strateji geliştirilmesi' beklentisinde olmak, önemli. Çünkü 1990'lı yıllara doğru giden eskimiş bir süreç, bize hiç yeni bir şey kazandırmayacak gibi görülüyor. Yeni şehitlere, geride kalanların birlikte izlediğimiz yürekleri kanatan acısına, tahammül kalmadı.
Her anlamda 'çok bilinmeyenli' bir cebir denkleminin göbeğinde olduğumuzu, işin uluslararası yanını da unutmamak gerekiyor. Acıyı aşmanın, terörü yenmenin yolu, unutmayalım ki yine demokrasinin güçlenmesinden geçiyor. Evrensel planda da derdimizi iyi anlatarak, bazı ülkelerin bu konudaki iki yüzlü politikasını aşabilmeliyiz. Terörün sona erdirilmesiyle, Kürt meselesi çözümü arasındaki ince çizgi üzerine de, düşünebilmeliyiz.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA