Sevdiğim minik anlatılarda, daldan dala atlayan notlarla buluşalım.
15. yüzyılın en ünlü divan şairlerinden biri olan Baki'ye, bir gün hayatta kaç çeşit dost olduğunu sormuşlar. Baki şöyle yanıtlamış soruyu:
-Üç çeşit dost vardır: Bir dost vardır ki, gıda gibidir; onu her gün ararsın.
Bir dost vardır ki, ilaç gibidir; gerekince ararsın.
Bir dost vardır ki, hastalık gibidir; o seni arar.
Zati'nin yüzü çiçek bozuğuymuş. Onu şiirlerinden tanıyan dönemin büyük vezirlerinden biri Zati ile tanışmak istemiş. Vezir Zati ile karşılaşınca çenesini tutamamış:
-Zati, güzel bir zat değilmiş, demiş.
Zati hiç bozulmadan yanıtlamış veziri:
-Yiğit yiğidin aynasıdır paşam!
Ama Zati'nin şiiri ve bilgeliği anımsanıyor hala.
Asırları çabucak atlayalım isterseniz. Ve uzanalım 18. yüzyıla, eserlerinde 2. Abdülhamit yönetimine karşı özgürlükleri savunan, yenilikçi Tanzimat Edebiyatı'nın öncüleri arasında yer alan Ziya Paşa'ya. Namık Kemal ve Şinasi ile Türk Edebiyatı'nın temellerini atan, aynı zamanda bir devlet adamı olup Adana Valisi olarak ölen Ziya Paşa da, ironiyi seven, haklı olduğunda lafını hiç esirgemeyen bir şairmiş.