Bir günlüğüne Yunanistan'ın Samos adasındaydım. Yunanistan'ın yaşadığı krizin derinliği, Samos'ta da hissediliyor. Hem de hüzün verici şekilde. Yunan adası, turizmde fiyatlar çok aşağıya düşmesine rağmen, geçmişe göre çok daha ıssız. Çünkü geçmiş yıllarda adaya gelen turistlerin büyük bir bölümünü Yunanlılar oluşturuyordu. Şimdi ise daha çok İskandinav ülkelerinden gelenler, İngilizler, Fransızlar; Pisagor'un bu güzel adasının yeni turizm müşterileri arasında.
Krizin psikolojik etkileri de karşılığını bulmuş. Genelde keyifli bir yaşam tarzını seven Yunanlılar 'moral olarak' çöküntüde. Krizle ilgili birçok ekonomik neden sayılabilir. Galiba en önemlisi; atasözümüzde ifade edildiği gibi, Yunanistan'ın "ayağını yorganına göre uzatmaması".
Yunanistan, 'ayağını yorganına göre uzatmamayı' dönemlik tutumdan çok, adeta yaşam tarzı haline getirince, ülkeyi ve halkını uzun yıllar zorlayacak bir krizin içinde sarsıldı.
***
Samos'ta komşumuzun yüreğimizi burkan durumunu daha iyi gözlemledik. Yıllardır Türk-Yunan dostluğunu önemser, aynı denizi paylaşan iki güzel ülkenin geçirdiği gereksiz gergin yılların, hepimiz için kayıp olduğuna inanırım. Bu bakış açısıyla komşunun moralsiz duruşu beni üzdü.
Samos'ta sevgili dostum Yannis Papageorgiou'nun, sevimli, pırıl pırıl, Ege'nin mavi sularına bakan, geceleri yıldızların ışıltısının denize yansıyarak esrarlı bir güzellik yarattığı Kedros adlı butik otelinde konakladım. Tam bir Türkiye aşığı olan Yannis, Yunanistan'daki krizin sonuçlarının, ülkenin kendisini toparlamasının, çok uzun yıllar alacağını söylüyor.
Elbette sevgili Yannis haklı olarak, Yunanistan'daki ekonomik tabloyu halktan gizleyen, uzun yıllar kötüye giden durumu idare etmeye çalışan politikacılara çok kızıyor.
Yannis Papageorgiou, 68 yaşında. Ama kendi kişisel hayatında önemli işler başarmış, yaptığı işlerle bireysel zenginliğini pekiştirdikten sonra, 20 yıl kadar önce Samos'ta Kedros Oteli inşa ederek turizm ile de buluşmuş. İstanbul'da doğan; gençlik yıllarının heyecanlarıyla kentten buğulu hatıralar eşliğinde ayrıldığında 21 yaşında olan Yannis; artık 18 odalı butik otelinde uzun yaz ayları boyunca tatil yapar gibi yaşıyor. Kışları ise Atina'da. Ekonomik kriz tablosu onu bireysel hayatında çok etkilemeyecek olsa da, ülkesinin içinde bulunduğu duruma büyük üzüntü duyuyor.
***
İşsiz kalan binlerce insan, sürekli kapanan işletmeler, kepenkleri çekilen dükkanlar. Ekonomik altüst oluşun dağıttığı aileler, iş bulamayan, başka ülkelere göç etmeye çalışan gençler. Trajik.
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, birkaç gün önce Yunanistan'ın borçlarının yeniden yapılandırılmasının, teknik olarak
'iflas' anlamına geldiğini açıkladı. Durumun
'teknik' anlamda iflas sözcüğüne denk gelmesi şaşırtıcı değil. Karşımızda tüm boyutlarıyla iflas etmiş bir ülke var. Dileğimiz Yunanistan'ın moral olarak iflas etmemesi. Çünkü zor bir dönemde, Yunanistan için iki temel faktör var. Birincisi
'doğru siyaset ve doğru siyasetçiler', ikincisi ise halkın dayanışma içinde moralli olması. Sevgili Yannis Papageorgiou, halkın en büyük ihtiyacının politikaya güven duygusunu yeniden kazanmak olduğunu söylüyor. Yannis,
"Bize iş yapan, dürüst politikacılar gerekiyor" diyor. Bu söylem Samos halkında da çok yaygın. Şu an Yunanistan'ı yönetenler, gelecekte çok ciddi bedel ödeyecekler sanki.
***
Samos'tan yansıyan, komşumuzun içimizi acıtan zorluklarını önümüze koyup, durumu ekonomik açıdan karşılaştırmalı değerlendirdiğimizde, insanda sahici bir rahatlama duygusu oluşuyor. Elbette bizim de sorunlarımız var. Ama en azından ekonomik verilerde çok olumlu bir yerde duruyoruz. Gündemimizde kriz yok. Olmamalı.
Bu nedenle, bugünlerde yapılacak gereksiz
'kriz edebiyatı', şu anda ülkemiz için en büyük kötülük olur. Kriz edebiyatı ile ekonomik tabloda istikrarlı duruşa zarar vermek isteyenler, bu eğilimi halk aleyhine siyasallaştırmayı arzulasa da, Türkiye daha iyiye doğru gidecek. Koşullar şimdilik bunu gösteriyor. Sevgili dostum Yannis Papageorgiou sohbetimizde,
"Yahu sizdeki şu savaş bitebilecek mi, ölümler sona erecek mi" diye soruyor eski İstanbul şivesiyle biraz sessizce...
Yunanlı dostuma hüzünlü bakıyorum:
"Bitecek inşallah" diyorum;
"Ölümler mutlaka sona erecek."
Bir bitse, bir sona erse; Türkiye daha da büyüyecek.