Son dönemde farklı nedenlerle, İzmir üzerine yapılan sohbetlerde, eksik bilgilendirmelere, eksik kalan değerlendirmelere tanık oluyoruz. Bunun nedeni belli; insanlar, İzmir'i çok sevdikleri için, İzmir üzerine konuşmayı da seviyorlar. Ama bu konuşmalar, İzmir'i anlamaktan uzaklaşıp, kentin somut durumuna ilişkin bilgi eksiklikleri içerince; değerlendirmeler 'objektiflikten' çıkarak, 'subjektif' bir noktaya gidiyor.
Bu yaklaşımlara, bir sohbetten örnek vermek isterim.
İzmir'i tanıyan ama uzakta olan bir dost dedi ki; "İzmir çok geriledi."
Tamam, bu saptamasına bir ölçüde katıldık. İzmir son yıllarda 'ilerlemiyor'. Yani kentin en azından 'hak ettiği noktada' olmadığını belirtebiliriz. İzmir'in önümüzdeki dönem, yeni bir gelecek vizyonuyla, özellikle 'ekonomi pastasını' büyütmeye gereksinimi var. İzmir'in geçmişiyle bütünlüklü, 'mazeretsiz' özellikleriyle, sahip olduğu tüm imkanlarla, bugünkü durumundan, çok daha iyi olması gerekir. Dostumuz sohbetin devamında dedi ki; "Bu gerileme İzmir'de insanlara da yansıdı. İnsanlarımız çok yoksullaştı."
Galiba burada durmak gerekli! Elbette ekonomik değerler birbirine zincirleme bağlıdır. Yani bir kentin ekonomisinin ilerlememesi, kentin insanlarını da olumsuz etkileyecektir. Hemen bu tablodan yola çıkarak, çok karamsar bir resim çizmek doğru sayılmaz.
***
Rakamlara bakalım: İzmir Kalkınma Ajansı'nın hazırladığı İzmir Bölge Planı 2013'ten istatistiki bilgileri gözden geçirelim. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre; ürettiği cari fiyatlarla iller bazında kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) sıralamasında İzmir 3.215 ABD doları ile Türkiye ortalamasının üzerinde. (Türkiye ortalaması 2.146 ABD doları.) İzmir bu yönüyle tüm 81 il arasında altıncı sıraya oturuyor.
Ege Bölgesi'nde üretilen GSYİH açısından bölgedeki tüm illerin sıralamasında da, İzmir birinci. Buna göre İzmir, Ege Bölgesi'nde üretilen GSYİH'in neredeyse yarısını (Yüzde 46.9'unu) tek başına üretiyor. Ardından yüzde 13.7 ile Manisa, yüzde 10. 2 ile Muğla, yüzde 8.2 ile Aydın, yüzde 7.6 ile Denizli, yüzde 5 ile Kütahya, yüzde 4.3 ile Afyonkarahisar, yüzde 1.9 ile Uşak geliyor. İzmir yine Türkiye GSYİH'sının yaklaşık yüzde 7'sini oluşturuyor. İstanbul ve Ankara'nın ardından, üçüncü il konumunda. EUROSTAT verilerine göre ise kent, GSYİH büyüklüğü açısından Avrupa'daki bölgelerle karşılaştırıldığında, 295 bölge arasında 185. sıraya giriyor.
***
Evet olumsuzluklara gelirsek, çok sayıda başlık kaleme almak gerekli. İzmir'in ihracatı geriliyor. Son yıllarda İzmir, kamu yatırımlarından en az pay alan illerimizin arasında. Sanayimizde sıkıntı var. Oysa İzmir'in sanayi tecrübesi, köklü geçmişiyle birlikte Türkiye için ne çok önemli. Ama buna rağmen ilerleyemiyoruz! Çünkü belki de İzmir sanayisi tam anlamıyla yapı değişikliğini gerçekleştirerek, daha yüksek katma değerli bir çizgiye kavuşamadı. Belki de bu nedenle, Türkiye'nin 500 büyük firma sıralamasında 1997 yılında İzmir merkezli tam 62 firma varken, bu rakam geçtiğimiz yıl 38'e kadar düştü.
Bu 'yakınan' başlıkları çoğaltabiliriz. İzmir'in acil çözülmesi gereken sorunlarını bu yazıya ekleyebiliriz. İzmir Limanı'na yapılması gereken yatırımdan, İzmir'e bir kruvaziyer limanın yapılması zorunluluğuna kadar, çok sayıda çözüm bekleyen sorunu vurgulayabiliriz.
Bunlar zaten yazılıyor.
***
Yine de unutulmamalı ki İzmir çok büyük, parlak bir şehirdir. Kendi dinamikleri içinde, bütün sorunlarını 'değerleriyle' aşma potansiyelini kendinde taşımaktadır. Mazereti çok az olan İzmir, Türkiye'nin bütününü değerlendirdiğimizde, geleceğin en parlak kentleri arasındadır. Geçtiğimiz günlerde temeli atılan Gebze-Orhangazi- İzmir otoyolu tamamlandığında, İzmir'in şehir içi ulaşımındaki sorunları, İzmir Alsancak Limanı'nın sorunları çözüldüğünde; turizmde gerekli atılımlar yapıldığında, Bayraklı kent merkeziyle ilgili hukuki süreç netleşip yeni proje uygulandığında, İzmir'e özgü yeni bir sanayi politikası belirlendiğinde, İzmir'in üniversiteler kenti vizyonu gelişerek hayata geçtiğinde, tarımda yeni açılımlar olduğunda, kentsel dönüşüm süreci hızlandığında, İzmir'in evrensel projesi konumundaki Expo 2020 için gerekli destek sağlandığında, kent çok farklı bir noktaya gidecektir. Yani hem kenti gerçekçi bir noktadan gözleyerek, 'değişen İzmir'i anlamak' hem de İzmir'in somut durumundan dolayı, kesinlikle 'moralsizlik geliştirmemek' gerekli. İzmir 8500 yıllık tarihsel mirasının şemsiyesi altında, çok büyük bir şehirdir; eminiz kentin geleceği, bugününden çok daha güzel olacaktır.